Image Map

Ülkeyi savaşa sürükleyen AKP’ye dur diyelim!

DİSK Genel Başkanı Kani Beko:

Ülkeyi savaşa sürükleyen AKP’ye dur diyelim!

  • “Bir savaşta sadece insanlar ölmez, insanlık da ölür. Sessizlik saf tutmaktır, bizim safımız insanlıktır.”
  • “Savaşı durduralım” şiarı ile 9 Ekim’de KESK ve diğer emek/meslek örgütleriyle beraber alanlara çıkıyor, “insanlığa ses veriyoruz.” Hükümetin ülkede ve sınırlarımızın ötesinde savaşı kışkırtan politikalarına karşı, örgütlü olduğumuz her yerde demokrasi güçleriyle birlikte gerçekleştirilecek tüm eylem ve etkinliklere güç veriyoruz. 

İktidarın ayrımcı, mezhepçi, tekçi şiddet ve savaş politikaları Türkiye’yi kana boğuyor.

7 Ekim 2014 itibarı ile Kobani ile dayanışma ve AKP’nin IŞİD politikalarını protesto eylemlerine katılan en az 14 insan yaşamını yitirdi!

Hükümetin Suriye başta olmak üzere Ortadoğu politikalarının neticesinde Türkiye sonu belli olmayan bir kirli savaşın eşiğine getiriliyor. “Suriye Türkiye’nin iç işidir” sloganıyla kışkırtılan mezhepçi/ırkçı savaş sınırları aşıyor, Türkiye’yi yakıyor. “Yurtta savaş Ortadoğu’da savaş” stratejisi ülkeyi bir uçuruma sürüklüyor.

DİSK-KESK-TTMOB –TTB olarak 30 Eylül’de yaptığımız basın açıklamasında hükümetin “Rojava” modelinin imhası üzerinden yaptığı hesapların tehlikesine dikkat çekmiş ve şu saptamayı yapmıştık:

“Suriye’deki Rojava modelinin imhası üzerinden ABD ile yapılan pazarlık, Türkiye’de iç savaş riski yaratacak, barış umutlarını tamamen yok edecek, ülkeyi şiddet sarmalına sokacak insani ve ahlaki sorunlar barındıran bir pazarlıktır. Bu pazarlıklar için hükümete yetki vermek olası katliamlara onay vermektir. Katliamlara yol açabilecek bir tezkereye hayır diyoruz.”

30 Eylül’ün üzerinden bir hafta geçti ve AKP hükümeti ülkeyi şiddet sarmalına sokan ve iç savaş riski yaratan politikalarında ısrar ediyor. Türkiye’nin kentlerinde on yıllardan sonra sokağa çıkma yasağı ilan ediliyor. İçişleri Bakanı kendi yurttaşlarına karşı “düşman ordusu” söylemi kullanarak “misliyle karşılık vereceğiz” diyebiliyor. Böylece AKP hükümeti, iç savaş kışkırtıcısı bir hükümet olarak tarihe geçiyor.

30 Eylül tarihli ortak açıklamamızda bu tehlikeye de şu sözlerle dikkat çekmiştik:

“IŞİD katliamı ile karşı karşıya olan insanlar, Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarının akrabalarıdır, yakınlarıdır. Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarının akrabalarını katledenlerin rahatça geçtiği sınırlarda, namluların kendi yurttaşlarına dönmesi,  bu ülkede barış içinde özgürce bir bu ülkede barış içinde özgürce bir arada yaşama umudunu yok etmektedir”

Ülke bir savaş alanına dönerken geçtiğimiz yıl iktidarın kendi halkına karşı şiddet uygularken başvurduğu tüm manipülasyon, provokasyon yöntemleri aynen uygulanmaktadır. Kaybedilen canları değil maddi zararı diline dolayan, gazetelere tek elden çıkmış başlıklar attıran, ölüm gecesinde TV’lerde eğlence programları/belgeseller yayımlatan, halkın bir bölümünü diğerlerine karşı kışkırtan söylemler bize hiç de yabancı değildir. Acı bir gerçek olarak not düşülmelidir ki AKP hükümeti ustalık döneminde sadece kendi halkı ile savaşmakta ustalaşmıştır. Ancak bu kan lekesini çıkarmak artık mümkün değildir.

Bugün saflar açıktır. Bir tarafta her türden ırkçı, mezhepçi, gerici güçler diğer yanda bu güçlerin düşman olduğu eşitlik, özgürlük, barış, demokrasi, laiklik gibi ilerici değerler vardır.

İşçi sınıfının safı ırkçı, mezhepçi, gerici güçlerin değil, eşitliğin, özgürlüğün, barışın, demokrasinin, laikliğin cephesidir. İktidarın ülkede ve yurtta tırmandırdığı savaş politikaları, halkımızı köleleştiren tüm ayrımcı/mezhepçi dayatmaları, işçi düşmanı politikalarının üstünü örtmek için kullanılmaktadır.

Daha önce de defalarca altını çizdiğimiz gibi “Biz işçi sınıfıyız. Biz acıya pasaport sormayız. Biz acıları mezhebe göre, ırka göre ayırmayız. Biz o acıları kucaklayarak birleşmeyi, bütünleşmeyi hedeflemeliyiz. Anaların ağıtları hangi dilde yakılırsa yakılsın bizim ağıtımızdır.”

Bizim istediğimiz halkların barış içinde, kardeşçe yaşadığı bir ülke, bir Ortadoğu ve bir dünyadır.

Bizim istediğimiz, Ortadoğu halklarının geleceği hakkında emperyalistlerin ve onların işbirlikçilerinin değil Ortadoğu halklarının kendilerinin karar vermesidir.

İnsanları ırk mezhep ayrımına göre birbirine düşürenlere karşı bizim hedefimiz eşitliktir, özgürlüktür, barıştır. Bizim için Filistin Şengal’dir. Şengal Gazze’dir. Gazze Kobane’dir.

Kendinden olmayan herkesi düşman belleyen, sırf Şii-Nusayri-Türkmen-Kürt-Yezidi olduğu için insanların katlini vacip gören bir barbarlık ile insanlık arasında yaşanan mücadelede tarafsız kalınamaz. Biz tüm işçi sınıfını ve halkımızı insanlık mücadelesinin yanında saf tutmaya çağırıyoruz.

“Savaşı durduralım” şiarı ile 9 Ekim’de KESK ve diğer emek/meslek örgütleriyle beraber alanlara çıkıyor, “insanlığa ses veriyoruz.” Hükümetin ülkede ve sınırlarımızın ötesinde savaşı kışkırtan politikalarına karşı, örgütlü olduğumuz her yerde demokrasi güçleriyle birlikte gerçekleştirilecek tüm eylem ve etkinliklere güç veriyoruz. 

AKP’nin savaşına, gericiliğine ve ayrımcı politikalarına karşı gün birlik-mücadele ve dayanışma günüdür!

Eşitliğin, özgürlüğün, kardeşliğin hüküm sürdüğü demokratik, laik bir ülke için BİRLİK HEMEN ŞİMDİ!

Ülkede ve Ortadoğu’da barış için MÜCADELE HEMEN ŞİMDİ!

Kobane ve tüm direnen halklar ile DAYANIŞMA HEMEN ŞİMDİ!

YAŞASIN İŞÇİLERİN BİRLİĞİ! YAŞASIN HALKLARIN KARDEŞLİĞİ!

 

ITUC ETUC