Selam olsun emeği için, hakkı için, demokrasi için, özgürlük için direnenlere!
DİSK Genel Başkanı Kani Beko’nun, DİSK’in 48. yıldönümünde Kocaeli’de düzenlenen “#Direnİşçi Mitingi”nde yaptığı konuşma
DİSK üyesi işçiler, DİSK ve DİSK’e bağlı sendikalarımızın yöneticileri ve DİSK dostları… Hepinizi Devrimci İşçi Sendikaları adına dostlukla ve sevgiyle selamlıyorum. Bugün burada DİSK’in 48’inci yılını kutlamak için sizlerle beraber olmaktan onur duyuyorum. Onurluyum çünkü burası Kocaeli. Bu topraklar işçi sınıfının şanlı 15-16 Haziran direnişinin başladığı topraklar. Bu topraklar DİSK’in tohumlarının çatladığı ve DİSK’in kök saldığı topraklar. Selam olsun yiğit Kocaeli işçisine. Selam olsun tüm DİSK’li işçilere.
Bundan tam 48 yıl önce DİSK’in kuruluş tüzüğünü ve bildirisini İstanbul Valiliği’ne veren yoldaşlarımızın adını anarak konuşmama başlamak istiyorum: Türkiye Maden-İş Genel Başkanı Kemal Türkler, Lastik-İş Genel Başkanı Rıza Kuas, Basın-İş Genel Başkanıİbrahim Güzelce, Gıda-İş Genel Başkanı Kemal Nebioğlu, merkezi Zonguldak olan Türkiye Maden-İş Genel Başkanı Mehmet Alpdündar…
Anıları önünde saygıyla eğiliyor, onlara şükranlarımızı sunuyoruz. DİSK’i kuran, bugünlere getiren, bugün aramızda olan ve olmayan tüm yoldaşlarımıza da burada bir kez daha şükranla anmak istiyorum.
13 Şubat 1967’de kurulan DİSK, sonraki yıllarda hızla büyüyüp gelişti. İşçiler akın akın DİSK’li oldu. O dönemde ben de önce br tekstil işçisi, sonra da belediye işçisiydim. Peki ben Lastikçi Kani Beko ve benim gibi yüzbinlerce işçi neden DİSK’i seçtik? Çünkü biz işçi sınıfının her türlü davasında en önde hep DİSK’i gördük. İşçinin nerede bir ekmek kavgası, nerede bir hak mücadelesi varsa orada DİSK vardı. DİSK’i seçmek demek mücadeleyi seçmek demekti. DİSK Türkiye işçi sınıfının çıkarları için, bedel ödeyenlerin ve bedel ödemeye hazır olanların örgütüdür.
Biz DİSK’li olduk çünkü sendikalarımızda işçilerin söz ve karar hakkı vardı. Toplu sözleşme süreçlerinde, grevlerde, direnişlerde işçiler olarak hep birlikte karar alıyorduk.
DİSK’i seçtik çünkü sadece DİSK bağımsız bir örgüttü. Sarı sendikaların yanında sermaye vardı, devlet vardı, hükümet vardı. DİSK ise gücünü daima işçiden aldı. DİSK gücünü işçiden aldığı için bu topraklara kök saldı. Hepsi bir oldular, hükümeti, devleti, sermayesi üstümüze geldiler ama DİSK’i bu topraklardan söküp atamadılar.
Bugün de işçi düşmanları DİSK’i ezmek, yok etmek istiyor. Türkiye’nin dört bir yanındaki Direnİşçi çadırlarımızda arkadaşlarımız kar demeden kış demeden direniyorlar. Sendikalı olmak istedikleri için, Anayasal haklarını kullandıkları için işten atılan, çeşitli bedeller ödeyen ve mücadeleye devam eden yiğit kardeşlerimizi hep beraber buradan selamlayalım.
Selam olsun ICF’de, MT Reklam’da, Toprak Holding’de direnen Birleşik Metal-İş üyesi işçilere!
Selam olsun Maltepe Hastanesi’nde direnen Devrimci Sağlık-İş üyesi işçilere!
Selam olsun İstanbul’da ve Bursa’da direnen Enerji-Sen üyesi işçilere!
Selam olsun işleri için Mersin Büyükşehir Belediyesi’nde direnen Genel-İş üyesi işçilere!
Selam olsun Ülker’de ve Danone’de direnen Gıda-İş üyesi işçilere!
Selam olsun Zet Farma’da ve Tepe Home’da direnen Nakliyat-İş üyesi işçilere!
Bu #Direnİşçi çadırlarımız DİSK’in onurudur. Bu #Direnİşçi çadırları DİSK’in boyun eğmeyeceğinin simgeleridir. Bizi hiç teslim olmadık. Kurucu Genel Başkanımız Kemal Türkler’i katlettiler, teslim olmadık. Sonra 12 Eylül darbecileri geldi üstümüze. 78 DİSK yöneticisi idamla yargılandı. Kenan Budak yoldaşımızı vurdular. Genel Başkanımız Abdullah Baştürk başta olmak üzere DİSK yöneticilerini 4 yıl zindanlara hapsettiler. İşçileri silah zoruyla sarı sendikalara üye yaptılar. Sonuç ne oldu! 1992 yılında küllerinden yeniden doğan DİSK bugün yine işçi sınıfının şanlı kavgasında, sokaklarda, meydanlarda, işyerlerinde, direniş çadırlarında dimdik ayakta!
O günlerde, 12 Eylül’de darbe yapıldığında patronlar çok sevinmişti. Bugüne kadar işçiler güldü artık biz güleceğiz demişlerdi. Son gülen iyi güler! Bakın metal işçisine! Birleşik Metal-İş üyesi işçilerin grevi patronların örgütü MESS’i nasıl da salladı. Patronların imdadına bu kez asker darbe değil hükümet yetişti. Metal işçilerinin özgür iradesiyle aldığı grev kararına karşı hükümet darbe yaptı! Gerekçe olarak da “milli güvenlik” dediler. Onların güvenlikten ne anladığı da ortaya çıktı. Güvenlik dedikleri patronların güvenliği. Güvenlik dedikleri sarayların, hanların, hamamların, yatların katların güvenliği.
Peki dostlar ya işçilerin güvenliği ne olacak! 2014 yılında bu ülkede 1886 işçi çalışırken öldü. Bunların hiçbiri “kaza” değildi. Bu ölümler kader değildi, fıtrat değildi. Eğer iş güvenliği önlemleri alınsaydı, eğer insan hayatına paradan daha önem verselerdi bu arkadaşlarımız aramızda olacaktı. Ancak unutmayalım arkadaşlar işçiler bir araya gelmezse hiçbir patron önlem almaz. Biz birleşmezsek hükümet de işçilerin yaşamını değil patronların kasasını savunacak yasalar çıkarır! Eğer insanca çalışmak ve insanca yaşamak istiyorsak yapılacak tek şey vardır. O da DİSK’i büyütmektir.
Bakın biz büyüyünce neler oluyor. Burada Lastik işçisi kardeşlerim var. Onların bir sloganı var: “Dünya yerinden oynar işçiler birlik olsa!”
Bugün işçiler açlığa, köleliğe, ölüme karşı DİSK’te birleşiyor, direniyor. Türkiye’nin dört bir yanında tüm işkollarından işçilerin kurduğu #Direnİşçi çadırlarında çoban ateşleri yanıyor. DİSK üyesi sendikalarda birleşen işçiler taşeron köleliğine son veriyor. Son günlerde Kocaeli’de Lastik-İş sendikamızın taşeronu işyerlerinden nasıl kapı dışarı ettiğine sizler tanıksınız. Lastik sektöründe 50 taşeron firmayı devre dışı bıraktı, 1200 işçiyi kadroya alarak toplu iş sözleşmesi imzaladı. Artık bu arkadaşlarımız asıl işverenin işçisi, artık bu arkadaşlarımız sendikalı, artık bu arkadaşlarımız DİSK’li. İşte patronlar ve hükümet bu yüzden DİSK’ten korkuyor. AKP döneminde ülkeyi bir örümcek ağı gibi saran taşeron cumhuriyetini biz yıkıyoruz, DİSK’li işçiler yıkıyor! DİSK/Tekstil yıkıyor, Genel-İş sendikamız yıkıyor, Devrimci Sağlık-İş sendikamız yıkıyor, Nakliyat-İş sendikamız yıkıyor! Yaşayın, var olun! Hepinizi tebrik ederim!
Değerli mücadele arkadaşlarım
Bugün işçi sınıfı açısından zorlu bir mücadele sürecinin içerisinden geçiyoruz. Türkiye’de her 100 işçiden sadece 10’u sendikalı. Yine 100 işçiden sadece 5’inin toplu sözleşme ve grev hakkı var. AKP iktidarı dünyanın hiçbir yerinde olmayan baraj sistemi ile işçi sınıfının en temel haklarını yok sayıyor. Grevleri yasaklıyor. 12 Eylül darbecilerinin mirasına sahip çıkıyor. Hükümet 12 Eylül cuntacılarının tüm faşist uygulamalarına sıkı sıkıya sarılıyor. Son günlerde gündeme gelen “iç güvenlik paketi” ile de bunlardan birisi. “İç güvenlik paketi” adı konulmamış bir sıkıyönetim yasasıdır. Bu yasa ile direniş çadırlarındaki işçi kardeşlerimiz makul şüpheli olacak. Bu yasa ile grev yaptığımız için, direniş yaptığımız için, hakkımızı arayıp sorduğumuz için “şüpheli” olacağız. Bu nedenle iç güvelik yasasına karşı mücadele etmek zorundayız.
Biz 1970’li yıllarda Devlet Güvenlik Mahkemeleri’ni ezen işçilerin örgütüyüz. Bugün o özel mahkemeler, gazetecileri, siyasetçileri, sendikacıları zindanlara tıktı ve DİSK’in ne kadar haklı olduğu görüldü. Şimdi de iç güvenlik reformu ile sesini çıkaranı hapse atmak istiyorlar. Bir kez daha tekrarlıyorum: Bunların güvenlik dediği işçinin, emeklinin, öğrencinin, köylünün güvenliği değildir. Bunların güvenlik dediği banka kasalarının, saraylarının güvenliğidir. Bu güvenlik paketinde işçiyi de düşman olarak görüyorlar. Buna izin veremeyiz! Çünkü biz faşizme karşı mücadelede büyümüş bir örgütüz!
Geçen hafta bizi Çağlayan Adliyesi’ne 1 Mayıs davasında ifade vermeye çağırdılar. Orada da aynı şeyi söyledik. Biz oraya savunma yapmaya gitmedik, biz faşizmi yargılamak için Çağlayan Adliyesi’ndeydik. Ve dedik ki; 1 Mayıs’ta 1 Mayıs meydanına çıkmak değil, bunu engellemek suçtur. Bizim elimizde mahkeme kararları var. Bizim yüreğimizde 1977’de Taksim’de yitirdiğimiz arkadaşlarımızın anısı var. Bizim bilincimizde DİSK’in bize öğrettiği mücadele tarihi var! Biz de bu onurlu tarihe sahip çıktık. Hem mahkemenin kapısında hem de içeride bir kez daha ilan ettik: Taksim 1 Mayıs alanıdır, yargılanamaz!
Değerli DİSK’liler ve DİSK dostları
İşçi sınıfının onuru DİSK bir kez daha önemli bir kavganın eşiğinde. Hepinizin bildiği gibi, 2013’ün sonlarında kıdem tazminatlarının kaldırılmasına karşı “Köleliğe Karşı Direnİşçi” sloganıyla bir kampanya yürüttük. İşçi sınıfının bu hakkının gasp edilmesine karşı il il, ilçe ilçe, semt semt onlarca eylem yaptık. Bu eylemlerden en büyüklerinden biri de Kocaeli’ndeydi. Burada haykırdık. Kıdem tazminatımızı gasp edemezsiniz dedik. Ve sonuç olarak hükümet bu planından vazgeçmek zorunda kaldı.
Su uyur; işçi düşmanları uyumaz. Şimdi kıdem tazminatının gaspı bir kez daha gündemde. Kıdem tazminatını kaldırıp işçiyi işten atmayı daha ucuz hale getirmek istiyorlar. Bizleri istedikleri gibi kullanıp istedikleri gibi atacakları bir çalışma yaşamı kurmak istiyorlar. Bunun için kıdem tazminatımıza göz koyuyorlar. Bu da yetmiyor. Özel İstihdam Büroları ile tüm işçileri, özellikle de kadın işçileri köle gibi alıp satmak istiyorlar. Bunun da adına esneklik diyorlar. Onların esneklik dediğine biz kölelik diyoruz. Şimdi sizlere soruyorum: Köleliğe karşı direnecek miyiz? Kıdem tazminatını gasp etmeye çalışanlara karşı hepimiz birer #Direnİşçi olacak mıyız? Söz veriyor muyuz?
Sözümüz söz! 21 sendikamız olarak kararımız net! Kıdem tazminatını kimselere yedirtmeyeceğiz! Taşeron cumhuriyetine son vereceğiz! Özel istihdam büroları ile köle gibi çalıştırma planlarına geçit vermeyeceğiz! Sendikal barajları yıkacağız! Bu hedeflere ulaşmak için parolamız da bellidir: Mücadeleye devam. Bu görevleri hayata geçirmek için tek ihtiyacımız olan şey birlik, mücadele ve dayanışmadır. Çünkü bizim öykümüz böyle başlamıştır. Böyle devam edecektir.
DİSK haksızlıklar karşısında yumruğu sıkılı genç bir işçidir. DİSK, onurlu bir emeklilik isteyen kır saçlı bir işçidir. DİSK sigorta ve sözleşme isteyen genç bir kadın işçidir.
DİSK, 1 Mayıs Kürsü’sündeki Kemal Türkler’dir. DİSK, çıplak ayaklı Abdullah Baştürk’tür. DİSK; İşçi olduğu kadar şair olan Kemal Nebioğlu’dur.
Ve DİSK bugün her yerde direnmektir. Bugün her DİSK’li bir Direnİşçidir. Yaşasın işçilerin birliği, yaşasın halkların kardeşliği, yaşasın DİSK!