Image Map

DİSK’in işçi sağlığı ve iş güvenliği eğitimleriyle ilgili açıklama

bursa

DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu’nun Bursa’da Marmara Bölge Temsilciliğinde yaptığı açıklama:

Hepimizin bildiği gibi ülkemizde her yıl binlerce iş kazası yaşanıyor, yüzlerce emekçi hayatını kaybediyor, binlerce emekçi yaralanıyor. Her yıl artan iş cinayetleri, ülkemizde işçi sağlığı ve iş güvenliği ile ilgili düzenlemelerin ne kadar sorunlu olduğunu bir kez daha ortaya koyuyor.

Kimi zaman “ölçülmeyen karbon monoksit oranı”, kimi zaman “bakımı yapılmayan cephe asansörü”, bazen “kapatılmayan inşaat boşluğu”, bazen de “çadırdaki elektrik kaçağı” olarak karşımıza çıkan, oysa asıl nedeni yıllardır uygulanan neoliberal politikalar olan iş cinayetlerinde her yıl yüzlerce emekçi yaşamını kaybediyor, yüzlercesi de sakat kalıyor. Her yıl yüzlerce emekçinin alınterine gözyaşı ve kan karışıyor.

Yalvaç’ta, Soma’da, Ermenek’te, Davutpaşa’da, Ostim’de, Mecidiyeköy’de, Esenyurt’ta, tüm iş cinayetlerinin ardındaki ortak zihniyet, emeği maliyeti düşürülmesi gereken herhangi bir üretim girdisi gibi gören zihniyettir.

Değerli Basın Emekçileri

Ülkemiz, çalışma yaşamı koşulları açısından hem hükümetin hem de kamuoyunun olağanüstü hassasiyetle üzerine eğilmesi gereken son derece olumsuz bir tablo ile karşı karşıyadır. Ülkemiz, iş cinayetlerinde, işçi ölümlerinde dünyada en üst sıralarda yer almaktadır. Bu tablo AKP’nin iktidara gelmesiyle daha da vahim bir hal almıştır. 2003 yılında günde ortalama 3 işçi yaşamını yitirmekte iken, bugün bu sayı 5-7 işçiye kadar çıkmıştır.

Tüm eleştirilerimize rağmen Hükümetin övünerek çıkardığı 6331 sayılı “İş sağlığı ve güvenliği kanunu”ndan sonra da cinayetler hızla artmıştır ve artmaya devam etmektedir.  2015 yılının ilk iki ayında en az 206 işçi çalışırken hayatını kaybetmiştir. İlk iki ay için 2014 yılında 185, 2013 yılında 142, 2012 yılında da 104 işçinin yaşamını yitirdiği göz önüne alındığında, hükümetin övündüğü o yasanın gerçek anlamı daha iyi anlaşılacaktır.

Defalarca söyledik, tekrar ediyoruz: Emek-meslek örgütlerinin önerileri dikkate alınmadan hazırlanan “yama” tedbirlerle iş cinayetlerinin engellenmesi mümkün değildir. Bizim önerilerimizi dikkate almadan, hatta “hiçbir öneri getirmiyorlar, sadece karşı çıkıyorlar” diyerek işçi hayatını değil kendi siyasi geleceklerini garanti altına almaya çalışanlara bir kez daha sesleniyoruz.

  1. 1.Taşeron ve güvencesiz üretim sisteminin tamamen yasaklanması ve/veya ciddi denetim ve sınırlama getirilmesi artık kaçınılmaz bir hal almıştır.
  2. 6331 sayılı yasanın denetimi piyasalaştırması ölümleri tırmandırmıştır. Bu yasa çöpe atılmalı, sağlık, güvenlik ve çevreyle ilgili özerk-demokratik bir kurumsal yapı sendikalar, meslek oda ve birlikleri ve üniversiteler tarafından oluşturulmalıdır.
  3. Özgür ve demokratik bir sendikal örgütlenmenin önünü açmaktan uzak 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu yeniden düzenlenmeli, özgürlükçü ve katılımcı bir demokratik düzenleme gerçekleştirilmelidir. İş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin uygulamada denetlenebilmesinin tek yolu, sendikalar eliyle demokratik denetim sistemlerinin oluşturulmasıdır.

Değerli Basın Emekçileri

İş cinayetlerinin son bulması, ancak ve ancak işçilerin, emekçilerin ve tüm halkımızın kendilerini ilgilendiren tüm konularda söz, yetki ve karar hakkının olduğu eşit, özgür ve demokratik bir Türkiye ile mümkündür. Anonim Şirket gibi yönetilen, yani ana hedefi kar

oranlarını, sermayeyi büyütmek olan bir ülkede, hissesi olmayanların, yani işçilerin söz ve karar hakkı da güvenceli çalışma koşulları da olmaz. Çünkü yaşam kurtaracak her türlü önleme bir maliyet unsuru olarak bakılır.

İşçiler ise ölmek için değil yaşamak için çalışır. Bu nedenle yaşamsal taleplerimizin gerçekleşmesi ve güçlü bir işçi sağlığı ve iş güvenliği bilinci oluşturmak için, DİSK olarak ülke çapında İSG alanında güçlü bir bilinç geliştirmeyi hedefliyoruz.

13 Bölge Temsilciliği kapsamında sendikalarımızın şube başkan ve yöneticilerine ve işyeri temsilcilerine işçi sağlığı ve iş güvenliği eğitimlerini vererek bu konudaki bilinci yaygınlaştırmayı hedefliyoruz. İşçi sağlığı ve iş güvenliğini bir mücadele alanı olarak ele alıyor, tüm örgütümüzü bu mücadeleye uygun biçimde donatmayı amaçlıyoruz. İşçilerin bu alandaki haklarına ve haklarının genişletilmesine dair yaygın bir tartışma yürütmek istiyoruz.

Bir yıl boyunca Türkiye çapında sürecek bu eğitimlerin Bursa ayağını planlamak üzere bugün buradayız.

İş cinayetleri engellenebilir, yeter ki kader ve fıtrat denilerek bu karanlık tablonun üzeri örtülmesin, sorumlular aklanmasın. Yeter ki taşeron düzeni, güvencesiz çalıştırma son bulsun, sendikal haklar tanınsın! Yeter ki emek ve meslek örgütlerine kulak verilsin!

Bu ölüm düzenine karşı yaşamı savunmak için olmazsa olmazımız işçilerin kol kola omuz omuza mücadelesidir.

İlginiz için hepinize teşekkür ederim…

 

ITUC ETUC