Image Map

Eğitim emekçisi “köleliği” kabul etmeyecek!..

egitimsennnEğitimcilerin evrensel mücadele günü 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü olmasına karşın, 12 Eylül sonrasında ilan edilen “24 Kasım Öğretmenler Günü”, her fırsatta mağdur edilen, iktidar tarafından adeta aşağılanan öğretmenlerin acil çözüm bekleyen en temel sorunları bile gündeme getirilmeden “resmi bir gün” olarak kutlanacak ve siyasi iktidar öğretmenlere içi boş ve gerçek yaşamda hiçbir karşılığı olmayan övgüler dizip, yıllardır yaşanan sorunların üzerini örterek günü kurtarmaya çalışacaktır.

12 Eylül cuntasının bir ürünü olan “24 Kasım Öğretmenler Günü” 12 Eylül zihniyetinin ve günümüzdeki temsilcilerinin nasıl bir öğretmen istediğinin simgesidir. 24 Kasım’ın “öğretmenler günü” olarak kabul edilmesi demek; 12 Eylül rejimini, uygulamalarını ve düşüncesini benimsemek, 1971 darbesinde TÖS’ün, 12 Eylül’de TÖB-DER’in kapatılmasını ve binlerce öğretmenin mağdur edilmesini onaylamak, 12 Eylül ve AKP zihniyetinin yaratmak istediği “itaatkâr-köle öğretmen” profilini kabul etmekten başka bir anlama gelmemektir.

AKP iktidarı, öğretmenlerin giderek ağırlaşan çalışma ve yaşam koşullarını iyileştirmek, artan iş yükünü azaltmak, insan onuruna yaraşır bir ücret almasını sağlamak ve parasız, bilimsel bir eğitim yerine; 4+4+4 dayatmasıyla zaten sorunlu olan eğitim sisteminde büyük bir alt-üst oluş yaşatmış, öğretmenleri, öğrencileri ve velileri büyük sorunlarla karşı karşıya bırakmıştır.

KESK/Eğitim-Sen’in 9-20 Kasım 2015 tarihleri arasında, Türkiye çapında 7 bölge ve 40 ilde tüm okul türleri ve branşlardan 4.952 öğretmenle yaptığı araştırmanın sonuçları çok çarpıcıdır.

Araştırmaya katılan öğretmenlerin yüzde 58’i mesleklerini yaparken kendilerini mutlu ve huzurlu hissettiklerini, ancak yüzde 42 gibi azımsanmayacak bir kısmı ise mesleğini yaparken mutlu ve huzurlu olmadığını belirtmiştir. Öğretmenlerin üçte biri “maddi koşulların zorlaşması ve maaşların yetersizliği” ile “mesleki saygınlığın olmaması”ndan şikayetçidir. “Siyasi kadrolaşma ve artan baskılar” ile “eğitim politikalarının sürekli değişmesi” öğretmenlerin en çok şikâyetçi oldukları diğer konular olarak dikkat çekmektedir. Araştırmaya katılan bu öğretmenlerimizin yüzde 39’u çalışırken baskı ve yönlendirme ile karşı karşıya kaldığını belirtmiştir. Yüzde 74,5’i ise “koşulların daha kötüye gittiğini” düşünmektedir. Ve öğretmenlerimizin umudunun da tükendiği bu araştırmada kendini göstermiş; katılımcıların yüzde 90,6’sı “Geleceğe güvenle bakabiliyor musunuz?” sorusuna “Hayır” yanıtını vermiştir.

Tablo çarpıcı bir biçimde ortadadır!

Bir ülkenin geleceğini yetiştiren eğitim ve bilim emekçilerinin açlık ve yoksulluk çekmesi, o ülke için utanç verici bir durumdur. Eğitim emekçilerinin içinde bulundukları sıkıntılara rağmen görevlerini en iyi şekilde yerine getirme çabaları toplumun tüm kesimleri tarafından takdir edilmekte, ancak siyasi iktidar eğitimin sorunlarına olduğu gibi, eğitim emekçilerinin sorunlarına ve taleplerine de kulaklarını tıkamaktadır. AKP Hükümeti, hemen her konuda olduğu gibi, eğitim politikalarının oluşturulması ve uygulanması aşamalarında tek başına hareket etmekte, eğitimde yaşanan sorunları görmezden gelmektedir.

On binlerce öğretmenimiz Milli Eğitim Bakanlığı’nın kapısında iş bulma umuduyla beklerken, Anadolu’da on binlerce öğrenci öğretmensiz sınıflarda umutla beklerken hükümetin bu sorunlara gözlerini kapatması kabullenilecek bir şey değildir.

Eğitim sisteminde yaşanan sorunların çözülmesi, yaşanan sıkıntıların giderilmesi noktasında somut, planlı ve radikal adımların atılması zorunludur.

Yüz binlerce eğitim emekçisini yoksulluğun ve açlığın kıskacına alan, onları ikinci işlerde çalışmaya zorlayan, mesleğine karşı küstüren mevcut uygulamalara karşı, bilimsel, demokratik, nitelikli, parasız bir eğitim yaratmak için, tüm eğitim emekçilerinin ekonomik ve sosyal açıdan gereksinimlerini karşılayan bir alternatif yaratılması zorunludur. Aksi taktirde, eğitimde yaşanan sorunların artarak devam edeceği unutulmamalıdır.

ITUC ETUC