Image Map

DİSK Genel Başkanı Kani Beko’nun, İzmir mitinginde yaptığı konuşma

998485_10207759408560730_2061053097771009489_n

DİSK’in “Asgari Ücret 1900 NET”, “Ayrımsız, kayıtsız, şartsız tüm taşeron işçilere kadro” ve “Kıdem tazminatı iş güvencemizdir, yok edilemez” başlığı altında başlatmış olduğu, “Emeğin hakları için YÜRÜYORUZ” kampanyası çerçevesindeki etkinlikleri devam ediyor.

DİSK Genel Başkanı Kani Beko’nun 18 Aralık’ta İzmir’de taşeron düzenine karşı mitingde yaptığı konuşma

????????????????????????????????????

 

İzmir’in ve Ege bölgesinin yiğit işçileri; taşeron köleliğine boyun eğmeyen mücadele arkadaşlarım; sefalet ücretlerine teslim olmayan, emeğin hakları için meydanlara çıkan DİSK’liler… Sizleri Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu adına selamlıyorum!

Sözlerime başlamadan önce 10 Ekim’de Ankara’da dost emek ve meslek örgütleriyle beraber düzenlediğimiz Emek-Barış-Demokrasi mitinginde kaybettiğimiz arkadaşlarımızı anmak istiyorum. Bizim o barış güvercinlerimize borcumuz var. Onlara özgürlük borcumuz var, demokrasi borcumuz var, adalet borcumuz var! Onlara barış borcumuz var!

Bizi bitiremezler, susturamazlar, yıldıramazlar! Evet bugün burada bir kez daha kol kola omuz omuzayız. 13 yıldır taşeron cumhuriyeti yaratanlara, mahkemeleri, hukuku, adaleti hiçe sayanlara bugün burada “Artık yeter” diyoruz. Söz verdiniz, sözünüzü tutun diyoruz.

Sevgili işçi kardeşlerim. Seçimlerden önceki gazete manşetlerini, afişleri, pankartları hatırlayın. Ne yazıyordu onlarda? “Taşeron işçiye kadro müjdesi” yazıyordu.  Milyonlarca taşeron işçiyi umutlandırarak “kadro” sözü verdiler. Biz DİSK olarak kayıtsız, şartsız, ayrımsız kamudaki, belediyelerdeki tüm işçilere kadro verilmesini, taşeron düzeninin tamamen son bulmasını istiyoruz. Taşeron düzeni başlı başına bir yolsuzluk düzenidir! Taşeron düzeni açlık düzenidir! Taşeron düzeni ölüm düzenidir! Türkiye’de son 13 yılda 16 bin işçinin çalışırken ölmesinin en önemli sebebi taşeron düzenidir. Taşeron düzeni köleliktir! Bu taşeron düzenini elbet yıkılacaktır.  Gelin taşeron köleliğine de sefalet ücretlerine de kol kola, omuz omuza son verelim!

Sevgili işçi kardeşlerim;

Bu hakkımızı almak için siyasetçilerin verdiği sözlere, vaatlere değil önce kendi gücümüze, kendi birliğimize güvenelim! Yıllardır asgari ücret için DİSK mücadele veriyor. Geçtiğimiz yıl yürüyüşlerle, mitinglerle asgari ücretin 1800 lira olması gerektiğini söylemiştik. Bugün asgari ücrete yapılacak her kuruş zam bu mücadelenin bir sonucudur. Öncelikle bu mücadeleyi veren tüm işçileri, sendikalarımızı, yol arkadaşlarımızı ve dostlarımızı kutluyoruz. Sizleri kutluyoruz. Ancak şunu da söylüyoruz. 1300 liralık asgari ücret, işçilerin insanca yaşayabileceği, açlığı/yoksulluğu yenebileceği düzeyden uzaktır. Türkiye’de açlık sınırı 1393 liradır. Yoksulluk sınırı 4403 liradır. Açlık sınırının bile altında bir asgari ücret işçiye zulümdür. Türkiye asgari ücret açısından Avrupa’nın üçüncü ligindedir. Oysa aynı Türkiye kar oranlarında rekorlar kırmaktadır. Yani Türkiye’de ücretler asgari, kârlar azamidir! Bize göre asgari ücret bu yıl net 1900 lira olmalıdır.

İşverenler asgari ücret artışının maliyetini 16 milyar TL olarak açıklamışlar. Öte yandan 2008’den beri süren SGK prim indirimi ile işverenin aldığı destek 42 milyar TL’dir. Burada soruyorum yetmedi mi, doymadınız mı? Evet doymadılar! Sermaye cephesi asgari ücret karşılığında işçi sınıfından diyet talep etmektedir! Bu diyetlerden biri işsizlik fonunun yağmalanmasıdır. Resmi işsiz sayısının 3 milyon olduğu ülkemizde fondan aylık faydalanan kişi sayısı yalnızca 200 bindir. Fon işsizlere verdiği paranın neredeyse üç katı bir tutarı patronlara aktarmıştır. Sanki bu ülkede işsiz kalan patronlar, aç kalan patronlar.

Geçtiğimiz günlerde hükümetin 2016 eylem planı açıklandı. 2016 Mart ayında kadar neler yapacaklarını duyurdular. Ne yapacaklarmış bir bakalım? En başta patronlara, Dünya Bankası’na söz verdikleri gibi esnek çalışmayı yaygınlaştırmak istiyorlar. Kıdem tazminatını kaldırıp işçiyi rahat rahat işten çıkarmak istiyorlar. Kıdem Tazminatı Fonu adı altında yağmalanacak yeni bir kaynak yaratmak istiyorlar. Tasarruf Teşvik Fonu’nu yediler doymadılar. İşçilere konut yapacağız dediler, fon oluşturdular, tek bir işçi bu fondan konut sahibi olmadı. Yetmedi. İşsizlik fonunu yağmaladılar, yetmedi, şimdi kıdem tazminatını da yemek istiyorlar.

Bu da yetmiyor. 21 Mart’a kadar Özel İstihdam Büroları’na işçi simsarlığı yetkisi vereceklerini ilan ediyorlar. Çağdışı bir çalışma biçimini getirmek istiyorlar. İşçileri Ortaçağ’dan bile geriye götürmek, köle satar gibi özel istihdam bürolarında yetmek istiyorlar. Bu da yetmiyor. Kamu çalışanlarının iş güvencesini de ortadan kaldıracağız diyorlar.

Ancak hükümetin 2016 yıl eylem planda seçimden önce taşeron işçiye verilen vaatler yok. Ne var? Taşeron işçileri asıl işçi, yardımcı işçi diye bölmek var. Verilen  sözleri uygulamamak için bin dereden su getiriyorlar! Yapman gereken şey bellidir! Birincisi: Mahkeme kararlarını derhal uygulayacaksın! İkincisi: Taşeron düzeni köleliktir, bu köleliği yasaklayacak, tüm işçilere ayrımsız, kayıtsız, şartsız kadro verecek bir düzenlemeyi derhal çıkaracaksın! Bu yasayı çıkarmak 2 günlük iştir! İstersen yasa maddesini biz meclise hemen yarın göndeririz! 21 Mart’a kadar oyalamakta, sonra da işçiyi bölmekte ısrar edersen bu işçi de sizin yakanıza yapışır!

Sözlerime son verirken bir mesajım da güdümlü sarı sendikacılara! İşçilere sahte vaatler verilirken bu yalanlara ortak oldunuz! Taşeron işçiyi kandıranlarla ortak oldunuz! Yalanı baş tacı ettiniz! Şimdi işbirlikçiliğinizi örtmek için DİSK hakkında atıp tutuyorsunuz! DİSK’e şaşı bakanlara bir kez daha gösterelim: İşte DİSK burada! İşte DİSK’li işçi burada! Onurlu, yiğit, kararlı direnişçi kardeşlerim burada!

Biz işçileri diline, kimliğine, kökenine göre bölen sendikalara benzemeyiz. Biz işçilerin birliğini ve kardeşliğini savunuruz. Biz dünya halklarının kardeşliğini savunuruz. Çünkü biz biliriz ki gözlerimizin rengi ayrı da olsa gözyaşlarımızın rengi aynıdır.

Yıllardır ülkemizi karanlığa sürükleyenler, iktidarlarını ve servetlerini korumak için halkımızı ve gençlerimizi ateşe atmaktan çekinmeyenler kardeş kanı ve anaların gözyaşını akıtmaktan geri durmadılar, durmayacaklar. İktidarlarını ne pahasına olursa olsun sürdürmeye çalışanlar ve onların şakşakçılığını yapanlar bizleri bölmeye, parçalamaya, birbirimize düşman etmeye çalışsalar da bizler yılmadan, usanmadan “yaşasın barış, yaşasın halkların kardeşliği” diyeceğiz! Artık yeter, gençlerimizi, çocuklarımızı, kadınlarımızı, insanlarımızı, halklarımızı ateşe atan bu savaşa son verin diyeceğiz.

Biz işçi sınıfıyız. Çatışmaların, ölümlerin, savaşların bedelini biz öderiz. Bugün ülkemizde her gün ölümler yaşanırken, bu ülke toprakları kana ve göz yaşına doymuşken biz acılı insana kimliğini sormayız. Biz acıları mezhebe göre, ırka göre ayırmayız. Biz o acıları kucaklayarak birleşmeyi, bütünleşmeyi hedefleriz. Biz hepimizin kardeşçe, özgürce, barış içinde, insanca yaşayacağı demokratik bir Türkiye isteriz. İşte bu yüzden bizim şiarımız şudur:

Yaşasın işçilerin birliği, yaşasın halkların kardeşliği!

İnadına sendika, inadına DİSK!

mansetkonusma.

 

ITUC ETUC