Image Map

Foyası meydana çıkan güdümlü/sarı sendikacıları, şovenizm de kurtaramayacak!

DİSK Genel Başkanı Kani Beko’nun, DİSK’i karalamaya çalışan “güdümlü” sendikacılara yanıtı:

Foyası meydana çıkan güdümlü/sarı sendikacıları, şovenizm de kurtaramayacak!

Türk-İş Genel Sekreteri, başkanlığını yaptığı “Türk Metal” isimli sarı sendikanın Bursa’daki şube toplantısında yaptığı konuşmada “milliyetçi” duyguları okşayarak DİSK’e yönelik ağır ithamlarda bulunmuştur. Daha düne kadar işçi sınıfının Mücadele, Birlik ve Dayanışma Günü olan 1 Mayıs için “Komünist Bayramı” diyenlere; 12 Eylül faşizmine alkış tutanlara; işçiyi milliyetlerine, etnik yapılarına göre istifleyenlere; işçilerin ekonomik, sosyal ve siyasal haklarına karşı sorumluluklarının farkında olmayıp, varlık nedenleri olan devlet ve sermayeye karşı boyunları kıldan ince olan “güdümlü” sendikacılara söylenecek pek bir laf yoktur.

Ağırlıkla Bursa’daki başta metal işçileri ve belediyelerdeki taşeron işçiler olmak üzere tüm işçi sınıfı bunları tanımakta ve “niyetlerini” bilmektedir. Fakat, yaptıkları demagojilerden tek bir işçinin dahi etkilenmesi olasılığına karşı, herkesin bildiği gerçeği bir kez daha hatırlatmakta fayda görmekteyiz.

Türk-İş Genel Sekreteri’nin hazmedemediği şey aslında, metal işçilerinin sarı sendikaları fabrikalarından kapı dışarı eden iradesidir. Hazmedemedikleri şey, taşeron köleliğine teslim olmayı kabul etmeyen işçilerin, güdümlü/işbirlikçi bir sendikal anlayışı terk etmeye başlamasıdır! Bu hazımsızlıklarının nedeni işçilerin artık köleliğe karşı, patronlara peşkeş çekilmelerine karşı direnişi tercih etmeleri, fabrika fabrika, işyeri işyeri direnişçi olmaya başlamaları ve DİSK’te buluşmalarıdır!

Bu sarı sendikanın foyası bir kez daha ortaya çıkmış, yaldızları dökülmüş, silahların gölgesi altında zorla üye yaptıkları işçiler 12 Eylül prangasını kırmaya başlamış ve kitlesel olarak bu zemini terk etmeye başlamıştır.

Sendikal, ekonomik, sosyal hak ve özgürlükler konusunda işçi sınıfının tamamı bir yana üyelerinin dahi haklarını koruyamayan ve asla koruyama niyeti de olmayan bu işbirlikçi anlayış, tabanını kaybetmemek için çözüm olarak milliyetçiliği, şovenizmi, ırkçılığı dayatmaya başlamıştır. DİSK’e çamur atmaya çalışmalarının ardında kendi çaresizlikleri yatmaktadır.

Şunu da bu vesileyle bir kez daha belirtelim ki, DİSK kurulduğu günden buyana kurulan tüm hükümetlerle arasına mesafe koymuş, devletten ve siyasi partilerden bağımsız olmuş, demokratik hak ve özgürlükler mücadelesinde ödün vermemiş; dil, din, ırk, milliyet ayrımı gözetmeden tüm işçi sınıfının haklarını savunan, sınıf ve kitle sendikacılığını ağır baskı koşullarında dahi sürdüren sendikal bir örgüttür. DİSK ailesinde doğusundan batısına, güneyinden kuzeyine Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Gürcü, Boşnak, Alevi, Sünni, Süryani, Hıristiyan vb. gibi milli, etnik ve kültürel farkına bakılmaksızın tüm İŞÇİLER yer alabilir. Fakat işçi sınıfını kimlik ve inanç eksenli bölerek, sermayeye yem etmeyi hedefleyen ırkçı, gerici, ayrımcı, şovenist düşünceler DİSK’te zemin bulamadılar, bulamayacaklar!

İşçilerin bir kesimine, “taşeron” diye veya etnik kimliği nedeniyle “potansiyel suçlu” muamelesi yapanlar, işçi sınıfını bölemeye çalışarak örtmeye çalıştıkları ihanetlerine yeni bir ihanet daha eklemektedir.

Biz doğruları söylemekten çekinmeyiz: Yıllardır ülkemizi karanlığa sürükleyenler, iktidarlarını ve servetlerini korumak için halkımızı ve gençlerimizi ateşe atmaktan çekinmeyenler kardeş kanı ve anaların gözyaşını akıtmaktan geri durmadılar, durmayacaklar. İktidarlarını ne pahasına olursa olsun sürdürmeye çalışanlar ve onların şakşakçılığını yapanlar bizleri bölmeye, parçalamaya, birbirimize düşman etmeye çalışacaklar. Irkçı-şoven bir anlayışla farklı kimliklerin toplumsal, siyasal ve sendikal alanda kendisini ifade etmesini engelleyen, buna çanak tutan, işçileri birbirine düşman eden, toplum içindeki bağları kopararak parçalanmaya iten ötekileştirici, düşmanca politikalar, sadece işçi sınıfının birliğinin değil toplumsal bütünlüğün de, kardeşliğin de en büyük tehdidi olmaya devam edecektir. Bu tehdide karşı DİSK işçi sınıfını bütünleştirici, birleştirici çizgisiyle bir sigorta olmaya devam edecektir.

Her zaman söylediğimiz gibi, göz renklerimiz ne olursa olsun gözyaşlarımızın rengi aynıdır. Kanı ve gözyaşı akanlar, iktidar ve servet sahipleri ile onların işbirlikçisi sarı “sendikacılar” değil bu ülkenin yoksul, emekçi halkıdır.

Evet, kim ne derse desin, bu ülkeye barış emekle gelecektir! Kardeşlik köprüleri emek ile kurulacaktır. Karanlıklar emek ile dağıtılacaktır. Tüm haklarımız, özgürlüklerimiz ve gerçek bir demokrasi emek ile kazanılacaktır!

Onlar iktidarın şakşakçılığını, sermayenin borazanlığını yapmaya devam etsinler. Biz yine bildiğimiz yolda; işçi sınıfının gerçek çıkarlarının, hak ve özgürlüklerinin savunmasında olacağız.

Yaşasın işçilerin birliği, halkların kardeşliği!

ITUC ETUC