Image Map

ETUC Genel Sekreteri Luca Visentini’nin Genel Kurul Mesajı

Değerli Başkan,

Değerli Genel Sekreter,

Saygıdeğer katılımcılar,

Sevgili meslektaşlar ve arkadaşlar,

15. Genel Kurulunuza davet ettiğiniz için teşekkür ediyorum, Avrupa İşçi Sendikaları Konfederasyonu ve üye sendikalarının selamlarını ve en içten dileklerini iletmekten memnuniyet duyuyorum.
Bugün sizinle, hem tarihi açıdan hem de Avrupa ve Asya’nın geleceği açısından önem taşıyan bir şehirde ve ülkede, İstanbul’da, Türkiye’de olmak büyük bir keyif.
Türkiye, bugün karşı karşıya olduğumuz bütün zorlukların kesişiminde: terör ve savaş, ekonomik ve toplumsal krizler, sivil özgürlüklere ve sendikal haklara yönelik saldırılar, göç ve sığınmacı sorunu.

 

IMG_8012

Luca Visentini Ankara’da 10 Ekim Anması’nda

Birkaç hafta önce Paris’te yaptığımız gibi, iki gün önce de Uluslararası İşçi Sendikaları Konfederasyonu ile beraber Ankara’da “terör” kurbanlarını andık.
Size tüm yaptıklarınız için bir kez daha teşekkür etmek istiyorum, siz bu mücadelede en ön saflarda yer alıyorsunuz ve biz de sizi her zaman destekleyeceğiz.

Aynı zamanda, Avrupa için en önemli konulardan biri olan sığınmacı krizi ile de karşı karşıyasınız.

Her gün, binlerce umutsuz insan, Avrupa’ya gelebilmek için hayatlarını riske atmaktadır. Üç milyona yakın sığınmacı Türkiye’de ya da Türkiye sınırındaki kamplarda yaşıyor.

Avrupa Birliği ise sorumluluk ve dayanışmanın aciliyetine dikkat çekmek yerine, yeni engeller oluşturuyor ve tüm yükü birkaç Avrupa Birliği ülkesine ve Türkiye’ye yıkmaya çalışıyor.

Avrupa Birliği’nin sığınmacıları kamplarda tutması için Türkiye’ye 3.5 milyar euro ödemeyi teklif etmesi kabul edilemezdir ve bir çözüm de değildir.

Elbette Türkiye sığınmacılarla ilgili üzerine düşeni yapmalıdır, ancak bu durum Avrupa için de geçerlidir.

Bir insanlık krizi insani bir karşılık bekliyor. Avrupa ve Türkiye; insanları denize, savaşa ya da çalışmaya ve eğitime hiçbir önemin verilmediği kamplara geri gönderemez.

Sığınmacıların topluma entegrasyonu tek çözümdür; topluma, mümkün olduğunca da çalışma hayatına entegrasyonları. Bu da ilave kamu hizmetleri ve eşit işe eşit ücretin teminatı için daha fazla yatırım yapılması anlamına geliyor.

Vicdan yoksunu işverenlerin ücretleri düşürmek için göçmenleri sömürmesine son verilmelidir. Hükümetler ve kurumlar popülist ve yabancı düşmanı tutumları benimsemek yerine görevlerini hatırlamalıdır.

Bildiğiniz üzere, Avrupa İşçi Sendikaları Konfederasyonu birkaç ay önce Paris’te 13. Genel Kurulunu gerçekleştirdi.

Bugün burada söz ettiğim sorunlar, önümüzdeki dört yıl için bizim de stratejimizin üst sıralarında yer alıyor.

Avrupa’da ekonomik büyümeyi hızlandırmak bizim hedefimiz. Büyüme olmadan yeni ve nitelikli istihdam yaratılmasına katkıda bulunmamız ya da işsizlik ve emek piyasasındaki güvencesizlik ile mücadele etmemiz mümkün değil.
Bunu yapmak için ise tüm Avrupa’da yapılacak yatırımların yanı sıra, Türkiye öncelikli olmak üzere komşu ülkelere yapılacak yatırımlara ihtiyaç var. Avrupa Birliği’nin bu konuya özel olarak eğilmesi gerekiyor.
Ayrıca eşitsizlikle ve haksız rekabetle de mücadele etmeliyiz. Daha iyi ücretler, daha iyi çalışma koşulları ve tüm işçiler için sosyal koruma talep etmeliyiz.
Bunu başarmanın en iyi yolu da güçlü bir sosyal diyalog inşa etmek; toplu pazarlık ve endüstri ilişkileri olduğu kadar, hükümetleri ve parlamentoları toplumsal boyutu ve toplumsal dayanışmayı dikkate almaya zorlayacak kurumsal bir diyalog kurmak.
Bugün, bunun Türkiye’de zor olduğunu ve mevcut durumun örgütünüzü ayrıca etkilediğini biliyoruz. Ancak siz de biliyorsunuz ki; Türkiye sendikalarıyla yürüttüğümüz projelerin de katkısıyla, ülkenizde sosyal diyalogun ve sendikal hakların güçlendirilmesi için çalışmaya ve müzakere sürecindeki gelişmeleri takip etmeye kararlıyız.
Geçtiğimiz yılın sonunda Avrupa Birliği ve Türkiye, müzakere sürecinin “yeniden canlandırılması” hususunda anlaştılar.
Avrupa İşçi Sendikaları Konfederasyonu, uzun yıllardır Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğini destekliyor.

Ancak, bu süreçte Türkiye iş yasasında bazı iyileşmeler olsa da henüz yeterli değil ve daha fazla değişikliğe ihtiyaç var. Avrupa Komisyonu’nun 2015 İlerleme Raporu, Türkiye’nin sosyal politika ve istihdam konularında daha fazla çaba sarf etmesi gerektiğini ortaya koyuyor.
Hükümet, sendikal örgütlerin faaliyetlerini desteklemek için yasal prosedürleri ve uygulamaları geliştirmelidir.
Yasama süreçlerinde sosyal taraflara gerektiği gibi danışılmalıdır. Avrupa Birliği sosyal modelinin bir parçası olarak mevcut sosyal diyalog desteklenmelidir.

Türkiye emek piyasasındaki işçi sağlığı ve güvenliği koşullarını takip ediyoruz. Ölümcül iş kazaları Türkiye’de birincil sorun.
2014 yılında iş cinayetlerinde 1886 işçi öldü. 2015’in ilk dokuz ayında 1317 işçi öldü.
Soma ve Ermenek Maden facialarını unutmadık. Bu facialarda ve diğer tüm ölümcül iş cinayetlerinde hayatını kaybeden işçiler için hepinize başsağlığı dileklerimi iletiyorum. İşe bağlı tüm ölümler ve tüm kazalar önlenebilir ve öngörülebilirdir.
Hükümet ayrıca, taşeron sistemine de odaklanmalı, bu sistem emek sömürüsünün bir aracı olmamalıdır.

Genel anlamda, Türk hükümeti, kendisini Avrupa Birliği’nin kalbi olan demokratik değer ve ilkelere bağlılığa adamalıdır.
Avrupa İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun Türkiye’den beklediği demokratik reformlar yalnızca iş yasası ile ilgili değil, aynı zamanda ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü, ayrımcılığa maruz kalmama hakkı, cinsiyet eşitliği gibi alanları da kapsamaktadır.
Bunlar, Türkiyeli işçilerin çalışma yaşamında ve toplumda AB standartlarına ulaşmasının yolunu açacaktır.

Değerli katılımcılar, iki noktaya daha dikkat çekmek istiyorum.

Türkiye’de işçilerin yalnızca %4.6’sı toplu sözleşme kapsamında ve yalnızca %11’i sendikalarda örgütlü. Bu, Avrupa bölgesindeki en düşük oranlardan biri. Size, sendikal rekabeti sürdürmek yerine örgütlenme faaliyetlerinize hız kazandırmanızı öneriyorum. Sendikalar arası aşırı rekabet, sendikal hareketi genel anlamda zayıflatıyor.
Avrupa İşçi Sendikaları Konfederasyonu daima sizinle olacak ve mevcut kapasitenizi geliştirip güçlenmeniz için mümkün olan her şekilde sizi destekleyecek.
İşçiler, sendikalara katılmaktan korkmamalıdır. İşverenler, örgütlenme hakkına ve sendikalara katılma hakkına saygı göstermelidir. Güçlü sendikalar; çalışanların refahı, işyerinde sosyal barış ortamı ve üretkenlik demektir.
Türk işverenler Avrupa’da itibarlarını güçlendirmek için örgütlenme hakkına ve sendikaya katılma hakkına saygı duymalıdır. Sendika karşıtı uygulamalardan vazgeçmeli, serbest ticaret bölgeleri sendikalardan ya da işçiler ve işverenlerin yapıcı diyalog içinde yer almaları için gerekli araçlardan ayrı düşünülmemelidir.

İkinci olarak da gençlik hakkında bir şeyler söylemek istiyorum.
15 – 29 yaş arası gençler, Türkiye nüfusunun önemli bir bölümünü oluşturuyor.
Avrupa da dahil tüm dünyada, kriz döneminin en ağır bedelini, işsizlik oranı genel işsizlik oranının iki katı olan gençler ödedi.
Türkiye’de de Avrupa Birliği’nde de genç insanlara, emek piyasasında ve toplumda tam anlamıyla bir rol almaları için yatırım yapılmasına ihtiyaç vardır.
Genç nesil sendikal hareketin geleceğini temsil ediyor.
Avrupa İşçi Sendikaları Konfederasyonu, gençleri içeren yeni çalışma biçimlerine dikkat çekmek için yeni stratejiler geliştiriyor.
Sizin de bunun bir parçası olacağınızdan eminiz, çünkü Gençlik Komitenizi yeniden harekete geçirmeyi tartışacağınızı biliyoruz, bu da Avrupa İşçi Sendikaları Konfederasyonu Gençlik Komitesi faaliyetlerine katkıda bulunacaktır.
2014 yılının sonunda “Türkiye’deki sendikal örgütler ile Avrupa Birliği arasında genç işçiler odaklı diyalog” başlıklı bir proje başlattık.
Bu projede DİSK önemli taraflardan bir tanesi.
Projenin amacı, sendikalarda gençlik yapılanmalarını kurmak ve güçlendirmek. Bu hem Türk konfederasyonlarına hem de Avrupa İşçi Sendikaları Konfederasyonu’na üye kazanma, örgütlenme ve genç işçileri temsil etme stratejilerinde gelişme imkanı sağlayacak.

Son olarak, DİSK’in çok faal bir sendika konfederasyonu olduğunun altını çizmek istiyorum.
Avrupalı ve uluslararası sendikalarla yakın ilişkiler geliştirdiniz. Aramızda verimli ve üretken bir işbirliği var.
Bu ilişkiler, Avrupa İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun Paris Kongresi’nden bu yana daha da güçlendi.
Tüm bu süreç için size içtenlikle teşekkür ederim
Türkiye ve Avrupa’daki işçiler için daha iyi kazanımlar elde etmek istiyorsak işbirliğimizi güçlendirmeye devam etmeliyiz.
Eminim ki bu Genel Kurulda yapacağınız tartışmalarda, sizden gelecekteki ortak çalışmalarımız için daha fazla bilgi ve öneri alacağız.

 

Genel Kurulunuzun verimli geçmesini diliyorum!

 

ITUC ETUC