ITUC Genel Sekreter Vekili Jaap Wienen’in Genel Kurul Konuşması
Değerli arkadaşlar,
DİSK’in değerli yönetici ve üyeleri!
Şu an karmaşık duygularla karşınızdayım.
Kongreler, sendikal demokrasinin açık bir ifadesidir; kongrelerimiz bize kendimizi özgürce ifade etme, politikalarımızı belirleme ve kamuoyuna duyurma, yöneticilerimizi seçme olanağı tanır.
Ancak özgür ve bağımsız sendikal faaliyetlere ilişkin bu standartlar, bugün Türkiye’de güvence altında değildir!
Hükümetiniz, ifade özgürlüğünü, sendikal toplantı ve gösteri özgürlüğünü ve basın özgürlüğünü kısıtlamak için terörizmi bir bahane olarak kullanmaktadır.
Hiç şüphe yok ki, bu durum, bize Türkiye tarihindeki karanlık sayfaları anımsatmakta; bir daha asla ve asla geri dönmemesi gereken diktatörlük dönemini hatırlatmaktadır.
Sendikalar; temel sendikal hakların, örgütlenme hakkının ve sendika üyelerinin haklarını korumak için çok önemli bir işlev gören toplu pazarlık hakkının kısıtlanmasını asla kabul etmeyecektir.
İşçilerin haklarını kısıtlayan bir hükümet, demokratik hakları ve uluslararası çalışma standartlarını da göz ardı eder.
Bu çerçevede DİSK, Uluslararası İşçi Sendikaları Konfederasyonunun ve konfederasyonun dünyanın dört bir yanındaki 160 ülkeden 180 milyon üyesinin dayanışma ve desteğini her zaman yanı başında hissetmelidir.
Bizler demokrasiye yönelik saldırılara karşı, adaletsizliğe karşı, eşitsizliğe karşı sesimizi hep birlikte yükseltmeye devam edeceğiz.
Tarihiniz boyunca, DİSK yönetici ve üyelerinin birçok baskı ve tutuklamayla karşı karşıya kaldığını; hatta öldürüldüğünü biliyoruz.
Bu tarih asla tekerrür etmemelidir.
DİSK gibi özgür ve bağımsız sendikalar, üyelerini temsil etme, üyelerinin hakları için işverenler ve hükümetlerle müzakereler yürütme ve gerektiğinde gösteri düzenleme ve greve çıkma hakkına sahiptir.
Bu hakların varlığı, Hükümetlerin ne kadar cömert olduğuna bağlı değildir; çünkü bu haklar temel haklardır; bu haklar, onaylanmış uluslararası sözleşmelere dayanmaktadır.
1 Mayıs Taksim kutlamalarında görüldüğü üzere, sendikal etkinlik ve eylemleri engellemek için baskı ve şiddete başvurulması, Hükümetin zayıflığını gözler önüne sermektedir.
Yetkili kurumlar, korku içinde olduklarını göstermektedir. Peki, bu neyin korkusudur? Terörizm korkusu mu?
Yoksa bu; insanların özgürce toplanma ve gösteri düzenleme haklarını kullandıkları, kendilerini özgürce ifade ettikleri açık ve demokratik bir toplumdan duyulan korku mu? Yoksa bu; kontrolü kaybetmekten, siyasi gücü kaybetmekten duyulan korku mu?
Baskıyı ve temel hakları kısıtlamayı tercih etmek yanlış bir tercihtir ve nihayetinde Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının kendilerini güvende hissetmedikleri, temel haklarına saygı gösterilmeyen bir topluma yol açacaktır!
Bir hükümetin temel sorumluluğu, tüm vatandaşlarının yaşamlarını ve vücut bütünlüklerini korumaktır. Eğer sendikacılar, Türkiye’de sıklıkla görüldüğü üzere, işçilerin haklarını korurken öldürülüyorsa; Türk hükümetinin vatandaşlarını ve işçilerini bu suçlara karşı korumakta başarısız olduğu açıktır.
Bir hükümetin şiddet ve terörizme vereceği hakiki bir yanıt, halkın özgürlüklerini ve demokratik haklarını kısıtlamak olamaz.
Şiddet ve terörizme karşı hakiki bir yanıt vermek için, istihdamın, eğitim ve sağlık hizmetlerinin toplumun tüm kesimlerini kapsamasına odaklanılması zorunludur.
Vatandaşların, hükümetlerine güven duyabilmesi için atılması gereken ilk adım; kamu otoritelerinin, ırk, din, siyasi görüş ya da diğer farklılıklar temelinde hiçbir ayrım gözetmeksizin tüm vatandaşlarına saygı duymasıdır.
Değerli dostlarım, sihirli sözcük “Saygı”dır. Ancak ne yazık ki Türk hükümeti, işçilere ve işçilerin özgür ve bağımsız sendikalarına saygı göstermek söz konusu olduğunda, sürekli olarak sınıfta kalmaktadır.
Bir kaç gün önce 10 Ekim 2015 tarihinde gerçekleşen ve 100’den fazla kişinin yaşamını yitirmesine ve yüzlerce kişinin yaralanmasına yol açan Ankara katliamı ile ilgili oldukça etkileyici bir anma etkinliğine katıldım
Sizler ve bizler, bu barbarca saldırıda yaşamını yitirenleri asla unutmayacağız. Yaşamını yitirenler ve yaralananların yakınları ve arkadaşlarının kendilerini asla yalnız hissetmemesini de sağlamak zorundayız.
Onların gerçeği bilmeye hakları var. Onların barışçıl bir gösteriye neden vahşi biçimde saldırı düzenlendiği ile ilgili gerçekleri tümüyle bilmeye hakları var!
Ayrıca belirtmek isterim ki, saldırının ardından oluşturulan kriz masasında sizlerin ve diğer gönüllülerin, saldırının kurbanlarına ve yakınlarına sunduğu maddi ve manevi desteği görmek, yüreklerimizi ısıttı.
Bu destek, adanmışlığınızı, neler yapabildiğinizi ve hepsinden önemlisi de dayanışmanızı gösterdi.
Dayanışmaya her zamankinden daha çok ihtiyacınız olacak.
Sadece baskıya karşı dayanışmaya değil, aynı zamanda Türkiye’deki çalışma ilişkilerinde adaletsizlik ve eşitsizliğe karşı da dayanışmaya ihtiyacınız olacak.
Çünkü bu ülkede asgari ücret, işçilerin ve ailelerinin insanca bir yaşam sürdürebilmesi için yeterli değil. Açlık sınırı ya da yoksulluk sınırına göre belirlenen bir asgari ücret, işçilerine gerekli korumayı sağlamayı taahhüt etmiş bir Hükümet için utanç vericidir.
Uluslararası İşçi Sendikaları Konfederasyonu ITUC, istihdam için, onurlu bir çalışma yaşamı için, kadın ve gençlere yönelik istihdam hedeflerinin yakalanması için, sosyal korumadaki eşitsizliklerin azaltılması için, asgari ücretin işçiler ve ailelerinin insanca bir yaşam sürdürebilecekleri bir düzeye yükseltilmesi için yürüttüğünüz mücadelede size tam desteğini sunmaktadır.
DİSK dayanışmayı temsil etmektedir – biliyoruz ki siz her bir aile ferdinin birbirini desteklediği, koruduğu ve gözettiği tek bir ailesiniz.
Hiç kimse ama hiç kimse, hiçbir hükümet, hiçbir işveren, hiçbir terörist bu değerli varlığı, aranızdaki dostluk ve dayanışmayı sizden alamayacaktır.
Özgür ve bağımsız bir sendika olan DİSK’i harika bir gelecek beklemektedir: çünkü siz haklarına saygı gösterilmediğini hisseden, yoksulluk içinde yaşayan, adaletsizlik ve eşitsizliklerle karşı karşıya olan milyonlarca Türkiyeli işçi için bir ev, bir sığınaksınız.
Küresel bir sendika olan Uluslararası İşçi Sendikaları Konfederasyonu ITUC’un saygıdeğer bir üyesi olarak DİSK; ve sizler, DİSK’in yönetici ve üyeleri; biliniz ki, dünyanın dört bir yanından 180 milyon dostunuz size her zaman destek ve dayanışmasını sunacaktır.
Yalnız değilsiniz, işçilerin gücü sizi bugün koruduğu gibi yarın da koruyacak: sonsuza kadar korumaya devam edecektir.
Kongrenizin başarılı geçmesini dilerim.
Jaap Wienen, ITUC Genel Sekreteri, 12 Şubat 2016, İstanbul, Türkiye
Konuşmanın İngilizce aslı: Jaap Wienen DISK Congress