DİSK Cenevre’de İLO Konferansına katıldı
Çalışma hayatıyla ilgili uluslararası asgari standartlar oluşturan Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) 105. Uluslararası Çalışma Konferansı toplandı. DİSK heyeti, görüşmeleri takip etmek için gittiği Cenevre’de, Kamu Hizmetleri Enternasyonali’nin ‘Mültecilerle Dayanışma’ ve ‘İşçi Hakları’ gündemleriyle düzenlediği Sosyal Adalet Yürüyüşü’ne katıldı.
Konferansa DİSK adına DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu, DİSK Yönetim Kurulu Üyesi ve Uluslararası İlişkiler Dairesi Başkanı Alaaddin Sarı, Lastik İş Genel Başkanı Abdullah Karacan, Lastik İş Toplu Sözleşme ve Eğitim Dairesi Müdürü Üzeyir Ataman ve DİSK Uluslararası İlişkiler Dairesi Müdürü Kıvanç Eliaçık katıldı.
DİSK heyeti ILO Genel Kurulu sırasında gerçekleştirdiği görüşmelerin yanı sıra Kamu Hizmetleri Enternasyonali (PSI) tarafından düzenlenen sendikal haklar yürüyüşüne ve İspanya’daki CCOO ve UGT konfederasyonları tarafından düzenlenen “Grev Hakkı” etkinliğine katıldı.
Bu yıl konferansta yıllık rapor ve görüşmelerin yanı sıra “Küresel tedarik zincirlerinde insanca iş”, “Barış, güvenlik ve afet direnci”, “Adil küreselleşme için sosyal adalet bildirgesi” ve “Denizcilik çalışma sözleşmesi” gibi konular gündeme alındı. Mülteci hakları üzerine çeşitli etkinliklerin yapıldığı konferansta, katılan delegasyonun %30’unun kadın olmasını talep edildi.
DİSK heyeti aralarında Avusturya ÖGB, Norveç LO, Fransa CGT, Japonya ZENROREN, Güney Kore KCTU , Rusya KTR , Tunus UGTT, Yunanistan GSEE , Uruguay PIT/CNT, Brezilya CUT, İran CIWR ve Hollanda FNV gibi konfederasyonların yöneticileriyle görüşmeler yaptı.
Bu görüşmelerde kiralık işçilik, kıdem tazminatı, grev hakkı ve Türkiye’deki anti-demokratik uygulamalar gündeme geldi.
“Mülteci anlaşması utanç vesikasıdır.”
Kamu Hizmetleri Enternasyonali(PSI)’nin Cenevre’de ‘Mültecilerle Dayanışma’ ve ‘İşçi Hakları’ gündemleriyle düzenlediği Sosyal Adalet Yürüyüşü’ne ILO konferansı nedeniyle dünyanın dört bir yanından Cenevre’ye gelen işçiler katıldı. İşçiler, Birleşmiş Milletler Genel Merkezi önünde buluşup Avrupa Birliği Temsilciliği’ne yürüdüler. DİSK’in de katıldığı yürüyüşün ardından PSI lideri Rosa Pavanelli ve DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu birer konuşma yaptı.
“Kemer sıkma politikaları, gizli vergi anlaşmaları, yolsuzluklar ve güvencesiz kuralsız istihdam gibi uygulamalar sadece küçük bir azınlığın çıkarlarına hizmet eden bir ekonomik model yaratıyor” diyen Pavanelli ILO Konferansı’ndaki tartışmaları sokaklara taşımak istediklerini belirtti. Pavanelli “Mültecilere yeterince kamu hizmeti sağlanmadığı için mülteci krizinin derinleştiğini, bütçe kesintileri ve özelleştirmeler nedeniyle yurttaşların da kamu hizmetlerine ulaşamadığını” vurguladı.
AB ve Türkiye arasındaki mülteci anlaşmasını hatırlatan DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu anlaşmanın “her iki taraf açısından da bir utanç vesikası olduğunu” söyledi. “Türkiye mültecileri rehine olarak kullanıyor, AB ise Türkiye hükümetinin anti-demokratik baskıcı uygulamalarına göz yumuyor” diyen Çerkezoğlu “Türkiye’de işçilerin, gazetecilerin, akademisyenlerin ağır baskılar altında olduğunu, silahlı çatışmaların ve baskıların arttığını ama emek ve demokrasi güçlerinin mücadelesinin de devam ettiğini” söyledi.
Sosyal Adalet Yürüyüşü’nde PSI üyeleri Avrupa Birliği ülkelerini mültecilere destek olmaya ve temel işçi haklarına saygı göstermeye çağırırken PSI’ın mültecilerle dayanışma faaliyetleri hakkında bilgi verildi.
PSI 154 farklı ülkeden kamu hizmetlerinde çalışan yaklaşık 20 milyon işçiyi temsil ediyor. Türkiye’de Genel-İş, Dev Sağlık-İş, Tüm Bel-Sen ve SES gibi çok sayıda PSI üyesi sendika bulunuyor.
Arzu Çerkezoğlu’nun konuşmasının tamamı şöyle:
Bugün Türkiye’de milyonlarca mülteci sağlık, eğitim ve barınma gibi temel haklarından yoksun bir biçimde hayatta kalmaya çalışıyor. Hükümetin on binlerce insanın yerinden yurdundan olmasına sebep olan ve komşu bir ülkede iç savaşı kışkırtan dış politikası artık içeride de bir dizi karmaşık sorunlara neden oluyor. Suriye savaşının etkilerini sosyal hayatta ve istihdamda da hissediyoruz. Binlerce göçmen ve mülteci düşük ücretlerle ve kötü koşullarda çalışıyor.
Türkiye mültecileri rehine gibi kullanırken, AB ülkeleri Türkiye hükümetinin baskıcı ve anti-demokratik uygulamalarına göz yumuyor. İnsan hayatı pazarlık konusu olamaz… Sorunun gerçek çözümü insanların doğduğu toprakları terk etmek zorunda kalmadan, insanca çalışıp insanca yaşayabilecekleri barış ortamının tesis edilmesidir. Türkiye ve AB arasında imzalanan göçmen anlaşması iki taraf açısından da bir utanç vesikasıdır.
Bu utanca karşı bugün Cenevre’de Utanç Yürüyüşü’ndeyiz. PSI üyesi işçi kardeşlerimizle beraber, Türkiye’de ve Dünya’da sosyal adalet istiyoruz. Türkiye’de işçiler, gazeteciler, akademisyenler ağır baskı altında, silahlı çatışmalar ve baskılar artıyor. Ama emek ve demokrasi güçleri de mücadeleye devam ediyor. Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu, ilke olarak doğduğu ülkeye, etnik kökenine, inancına bakılmaksızın tüm işçilerin iş güvenceli, sendikalı işlerde, insanca yaşayabileceği bir ücretle ve sosyal haklarla çalışma hakkını savunur.
Bugün Türkiye’de milyonlarca mülteci sağlık, eğitim ve barınma gibi temel haklarından yoksun bir biçimde hayatta kalmaya çalışıyor. Hükümetin on binlerce insanın yerinden yurdundan olmasına sebep olan ve komşu bir ülkede iç savaşı kışkırtan dış politikası artık içeride de bir dizi karmaşık sorunlara neden oluyor. Suriye savaşının etkilerini sosyal hayatta ve istihdamda da hissediyoruz. Binlerce göçmen ve mülteci düşük ücretlerle ve kötü koşullarda çalışıyor.
Türkiye mültecileri rehine gibi kullanırken, AB ülkeleri Türkiye hükümetinin baskıcı ve anti-demokratik uygulamalarına göz yumuyor. İnsan hayatı pazarlık konusu olamaz… Sorunun gerçek çözümü insanların doğduğu toprakları terk etmek zorunda kalmadan, insanca çalışıp insanca yaşayabilecekleri barış ortamının tesis edilmesidir. Türkiye ve AB arasında imzalanan göçmen anlaşması iki taraf açısından da bir utanç vesikasıdır.
Bu utanca karşı bugün Cenevre’de Utanç Yürüyüşü’ndeyiz. PSI üyesi işçi kardeşlerimizle beraber, Türkiye’de ve Dünya’da sosyal adalet istiyoruz. Türkiye’de işçiler, gazeteciler, akademisyenler ağır baskı altında, silahlı çatışmalar ve baskılar artıyor. Ama emek ve demokrasi güçleri de mücadeleye devam ediyor. Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu, ilke olarak doğduğu ülkeye, etnik kökenine, inancına bakılmaksızın tüm işçilerin iş güvenceli, sendikalı işlerde, insanca yaşayabileceği bir ücretle ve sosyal haklarla çalışma hakkını savunur.