Sendikalar bütün dünyada umudu inşaa ediyor
Luca Visentini’nin ILO 2016 Konferansı konuşması
Biz, Avrupa sendikal hareketi olarak, BM 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Gündemi’ni ve ILO’nun Yoksulluğa Son Verilmesi İnisiyatifini memnuniyetle karşılıyoruz.
Bizler ayrıca ILO Çalışmanın Geleceği İnisiyatifini ve ILO’nun Tedarik Zincirlerine yönelik çalışmasını da memnuniyetle karşılıyoruz.
Yoksulluğu ve açlığı sonlandıralım, eşitsizlikle mücadele edelim, adil ve kapsayıcı toplumları, toplumsal cinsiyet eşitliğini, gezegenimizin doğal kaynaklarının korunmasını inşa edelim.
Kapsayıcı büyümeyi, refahın paylaşılmasını ve herkes için, özellikle de daha az korunan ve kapsanan insanlar için, insana yakışır bir çalışma ortamını inşa edelim, yeşil ve dijital ekonomiye hakkaniyetli geçişi başaralım, sosyal damping ve ücret düşüşlerine ve emeğin sömürülmesine karşı mücadele edelim.
Bunlar, sendikal hareketin tam ortasında ve kökeninde yer alan özlemlerdir.
Bu hedefler için çok uzun süre tartıştık ve mücadele ettik.
Sendikalar, BM’yi ve ILO’yu tüm bu hedeflerin başarılmasına yönelik çalışmalarında destekleyeceklerdir.
Ancak, 2016’da Avrupa’ya baktığımda ne görüyorum? Gördüğüm şey hükümetlerimizin BM’de kararlaştırdıkları şeyin tam tersidir.
- Bütün bu sözlere rağmen ekonomide hiçbir gerçek iyileşme, her hangi bir sürdürülebilir büyüme ve iş olanaklarında artış görmüyorum.
- Her yerde yüksek işsizlik ve bazı AB ülkelerin % 40’ın üzerinde genç işsizliği,
- Gitgide daha fazla, düşük ücretli, iş güvencesiz, daha iyi bir yaşam koşulu perspektifinden yoksun yarı-zamanlı, geçici, güvencesiz sözleşmeler ve düzmece serbest meslek oranı,
- Yatırım ihtiyaçları ile Hükümetlerin ve işletmelerin yatırım isteklilikleri arasında muazzam bir açıklık,
- Sendikalara, grev hakkına, toplu sözleşme ve sosyal diyaloga yönelik saldırılar,
- Savaştan kaçanları dışlamak için inşa edilmiş duvarlar,
- AB’nin mültecileri Avrupa dışında tutması için Türkiye’ye para vermesini,
- Politikacılara yönelik büyüyen bir sinizm – popülizm ve yabancı düşmanlığı görüyorum.
Entegrasyon ve dayanışma ihmal edildiği sürece, Avrupa Birliği’nin kendisi risk altında, çözülmeyi izlediği bir dönüm noktasındadır.
AB’nin çatışma içerisinde ülkeler arasında izlediği işbirliği modeli risk altındadır.
Avrupa Birliği’nin -ekonomik özgürlükleri dengeleyen sosyal hakları içeren- sosyal pazar ekonomisi ve sosyal modeli tüm dünyada çalışanlar için umudu simgelemişti.
Şimdi bu, kemer sıkma, kamu hizmetlerinde ve yararındaki kesintiler ve sözde emek piyasası yapısal reformları ile küçük düşürülmüştür.
Avrupa’nın yeni bir yol tutmaya ihtiyacı vardır. Avrupa Komisyonu Başkanı Juncker’in göreve başlamasıyla bize yeni vaatlerde bulunulmuştu, fakat Hükümetler daha fazla değil daha az işbirliği içerisindeler.
Bizim
- Kemer sıkma politikalarının ve kesintilerin sona ermesi, sürdürülebilir kalkınma ve nitelikli işlere yatırım yapmak için,
- Ekonomik talebi canlandırmak, toparlanmayı desteklemek ve eşitsizliği önlemek adına çalışanlara yönelik genel bir maaş zammı için,
- Toplum sözleşme hakkını, sosyal diyalogu ve refah devletini eski haline getirmek için
-Avrupa için ve küresel olarak – yenilenmiş bir Yeni Düzen’e (New Deal) ihtiyacımız var.
Avrupa’nın en güçlü ekonomileri güçlü sendikalara, yaygın toplu sözleşmelere, etkin sosyal diyaloga sahiptir. Güçlü sendikalar daha az eşitsizlik ama aynı zamanda daha çok üretkenlik ve rekabet gücü anlamına gelir.
Bugün Avrupa’yı sadece mültecilere ve göçmenlere karşı değil aynı zamanda kendi çalışanlarına ve yurttaşlarına karşı da endişe verici bir insanlıktan yoksunluk içerisinde davranırken görüyoruz.
Avrupa,
- ahlaki ve yasal yükümlülüklerine saygı göstermeli,
- mültecileri kabul etmeli ve topluma ve iş yaşamına entegre etmeli,
- mültecileri ve ev sahibi topluluklar için nitelik kamu hizmetlerini sağlamalı,
- herkes için eşit işe eşit ücret uygulamalı,
- damping ve sömürü ile mücadele etmelidir.
Her ne kadar kasvetli bir tablo çizsem de, doğam gereği iyimserim.
Sendikalar işçiler için umut inşa ederler. Sendikalar, ekonomi ve toplum için yeni bir anlatı oluşturuyorlar. Sendikalar, bir alternatif üzerinde konuşmaya hazır, çünkü bir alternatif var.
Vatandaşlar hükümetlerin başarısız olduğu yerlerde devreye girdiler. Pek çok sivil toplum örgütü ve bazı politikacılar daha insani ve birbirine bağlı bir toplum istiyor.
Avrupa Komisyonu ve ILO’nun da içinde olduğu uluslararası kurumlar değişimin bir ihtiyaç olduğunu biliyor.
Avrupa küresel iklim görüşmelerinde olumlu bir rol oynadı. Aynı şeyin, Avrupa’da uyum, Suriye’de, Ortadoğu’da ve Kuzey ve Batı Afrika’da barış koşullarını sağlamak adına mültecilerin durumu için de yapılması gerekiyor.
Avrupa, Avrupa hükümetleri ve AB kuruluşlarının mükemmel 2030 gündeminin gerçek ve aktif destekçisi olmak için sendikalarla işbirliği yapması gereklidir.
Ancak Avrupa aynı zamanda ekonomik ve sosyal politikalarını da değiştirmeli ve küresel ölçekte bir değişime öncülük etmelidir.
Avrupa Küresel bir Yeni Düzen için öncülük etmelidir.
Sendikalar, Avrupa ve Amerika’dan başlayarak, bunda ısrar etme ve kendi önerilerine katkı sunma hususunda hazırdır.
https://www.etuc.org/speeches/speech-luca-visentini-ilo-international-labour-conference-3-june-2016#.V3Ev_riLS00