Temmuz 2016 İşsizlik ve İstihdam Raporu: Türkiye güvencesiz istihdamın çok yüksek olduğu ülkeler arasında
Geniş tanımlı işsizlik yüzde 17
OECD içinde en düşük istihdam oranı Türkiye’de
Türkiye güvencesiz istihdamın çok yüksek olduğu ülkeler arasında
Özet
Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Enstitüsü (DİSK-AR) Türkiye İstatistik Kurumu TÜİK’in 15 Temmuz 2016 günü açıkladığı Nisan 2016 dönemi Hanehalkı İşgücü Araştırması sonuçlarını ve OECD’nin Temmuz 2016 tarihli İstihdam Görünüm Raporunu değerlendirdi:
- TÜİK’e göre 2016 Nisan ayında dar tanımlı işsizlik oranı 2015 yılının aynı dönemine göre 0,3 puanlık azalışla yüzde 9,3 oranında gerçekleşti. Geniş tanımlı işsizlik oranı yüzde 17 olarak olurken, geniş tanımlı işsizlerin sayısı 5 milyon 581 bin olarak gerçekleşti.
- İşsizlikteki düşüş büyük ölçüde mevsimsel etkilerden kaynaklandı. Nitekim mevsimsel etkiler arındırıldığında işsiz sayısı bir önceki yılın aynı dönemine göre 8 bin kişilik artışla 2 milyon 938 bine yükseldi. Yine mevsimsel etkilerden arındırılmış tarım dışı işsizlik oranı Nisan 2016 döneminde bir önceki döneme (Mart 2016) göre değişmeyerek yüzde 11,5 olarak gerçekleşti.
- Bir önceki aya göre (Mart 2016) istihdamda 645 bin kişilik artış yaşandı. İnşaatta 162 ve tarımda 259 bin kişi olmak üzere mevsimsel etkilerin yoğun olduğu sektörlerde toplam 421 bin kişilik istihdam artışı gerçekleşti. Böylece istihdam artışını inşaat ve tarım sektörü yüklenmiş oldu.
- İşsizlikte son bir yılda yaşanan sınırlı düşüşte ve istihdamda yaşanan artışta hizmet sektörü ve kamu kesimi önemli bir rol oynadı. Kamu istihdamında 2015’in ilk çeyreğine göre 185 bin kişilik artış yaşandı.
- Kayıt dışı istihdam oranında mevsimsel özelliklerin etkisiyle bir artış gözleniyor. Bir önceki ay (Mart 2016) yüzde 32,9 olan kayıt dışı istihdam oranı Nisan 2016’da yüzde 33,5’e yükseldi.
- OECD İstihdam Görünün Raporuna göre Türkiye OECD ülkeleri arasında 2015’te işsizliğin en yoğun olduğu 7. ülke iken, istihdam oranı açısından ise sonuncu sırada yer alıyor OECD raporu Türkiye’de istihdamın güvencesiz karakterini de ortaya koyuyor. Türkiye gerek geçici istihdam ve gerekse 12 aydan daha kısa süreli çalışanların oranı açısından OECD ortalamalarından daha olumsuz bir görünüme sahip.
İşsizliğin ve İstihdamın Görünümü
İşsizliğin Görünümü
TÜİK tarafından açıklanan dar tanımlı (standart) işsizlik oranı bir önceki yılın Nisan ayına göre 0,3 puanlık azalış göstererek yüzde 9,3 olarak gerçekleşti. Mevsim etkilerinden arındırılmış tarım dışı işsizlik oranı ise Nisan 2016 döneminde bir önceki döneme (Mart) göre değişmeyerek yüzde 11,5 olarak gerçekleşti. Geniş tanımlı işsizlik oranı 17, geniş tanımlı işsiz sayısı ise 5. 6 milyon civarında gerçekleşti. İşsizlikteki kısmi düşüşün mevsimsel etkilerden kaynaklandığı görülüyor.
Grafik 1: İşsizlik Oranları (Nisan 2016)
Bilindiği gibi TÜİK tarafından açıklanan dar tanımlı (standart) genel işsizlik oranı işgücü piyasalarındaki durumu bütün boyutlarıyla yansıtmıyor. Dar tanımlı işsizlik hesaplarının taşıdığı kısıtlar nedeniyle, işsizliğin gerçek boyutlarının anlaşılması için geniş tanımlı (alternatif) işsizlik verilerine ve diğer işsizlik türlerine bakmak gerekiyor. Dar ve geniş tanımlı işsizlik oranları hesaplamasına ilişkin metodolojik not rapor ekinde yer almaktadır.
Nisan 2016’da tarım dışı işsizlik oranları yüzde 11,6 ile standart işsizlik oranının oldukça üzerinde gerçekleşirken, kadın işsizliği yüzde 11,8, tarım dışı kadın işsizliği 14,8 ve genç işsizliği (15-24 yaş) yüzde 19 olarak gerçekleşti. Öte yandan Nisan 2015-2016 döneminde erkek işsizlerin sayısında bir azalma yaşanırken kadın işsiz sayısında ise tersine bir yükselme olduğu görülmektedir. Kadın işsiz sayısı 1 milyon 58 binden 1 milyon 76 bine yükseldi.
Dar tanımlı işsizlik oranlarında mevsimsel etkilerden kaynaklı düşüş işgücü piyasalarındaki vahim tabloyu ortadan kaldırmıyor.
İstihdamın Görünümü
Nisan 2016 döneminde işsizlikteki düşüş gibi istihdam artışında da mevsimsel etkiler belirleyici oldu. Bir önceki aya göre (Mart 2016) istihdamda 645 bin kişilik artış yaşandı. Bu dönemde inşaatta 162 bin ve tarımda 259 bin olmak üzere toplam 421 bin kişilik istihdam artışı gerçekleşti (Tablo 1). Böylece istihdam artışını inşaat ve tarım sektörü yüklenmiş oldu. Nisan 2015-Nisan 2016 dönemine bakıldığında ise istihdamda toplam 1 milyonluk bir artış olduğu görülmektedir. Bu artışta, inşaat, ulaştırma, eğitim ile insan sağlığı ve hizmetleri sektörlerinin belirleyici rol oynadığı görülmektedir. Son bir yıl içinde inşaatta 169, eğitimde 289 bin, insan sağlığında 122 bin ve ulaştırma sektörlerinde 127 bin kişilik artış meydana geldi.
Tablo 1: Sektörlere Göre İstihdam Artışı (Mart-Nisan 2016) (Bin)
İstihdamda son bir yıllık gelişmeler bakıldığında ise hizmet sektörünün ve kamu istihdamının belirleyici olduğu görülmektedir. Son bir yılda kamu personeli sayısında 185 bin kişilik artış yaşandı. Eğitim, insan sağlığı gibi alanlarda da ciddi istihdam artışları yaşandı. Eğitimde toplam istihdam artışı 289 bin olarak gerçekleşti. Bunun önemli bir bölümü öğretmen atamalarından oluşuyor. İnsan sağlığı ve sosyal hizmetler alanında ise 122 bin kişilik istihdam artışı söz konusu. Bu alanda özellikle evde engelli bakım hizmeti önemli bir yer tutuyor.
OECD Raporunda Türkiye’de İstihdam ve İşsizlik
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) tarafından yeni yayınlanan (Temmuz 2016) İstihdam Görünüm Raporu (Employment Outlook) Türkiye’nin işgücü piyasasının yapısını OECD ile karşılaştırmalı olarak değerlendirme imkanı veriyor. Türkiye’de işgücü piyasasının özelliklerine karşılaştırmalı olarak bakıldığında oldukça olumsuz bir tablo ortaya çıkıyor.
Grafik 2: OECD İşsizlik Oranları 2015
OECD İstihdam Görünüm Raporunu göre Türkiye, OECD ülkelerinde yüksek işsizlik oranına sahip ülkeler arasında yer alıyor. Raporda yer alan 2015 verilerine göre Türkiye 34 OECD ülkesi arasında yüksek işsizlik oranıyla 7. sırada yer alıyor. OECD içinde en yüksek işsizlik oranına sahip ülke yüzde 25 ile Yunanistan. Yunanistan’ı yüzde 22,1 ile İspanya izliyor. Türkiye işsizlik oranlarında yüzde 10 bandının üzerindeki ülkeler arasında yer alıyor. OECD içinde en düşük işsizlik oranlarına sahip ülkeler (yüzde 5’in altında) Almanya, İsviçre, Meksika, Norveç, İzlanda, Kore ve Japonya. OECD ülkelerinde ortalama işsizlik oranı ise yüze 6,8’dir (Grafik 2).
Grafik 3: OECD İstihdam Oranları (2015) (15-64 Yaş Arası)
İstihdam oranları açısından ise çok daha iç kararıcı bir tablo söz konusu. 2015 yılında 15-64 yaş grubu istihdam oranlarına göre Türkiye yüzde 50,2 istihdam oranı ile OECD içinde en düşük istihdam oranına sahip ülke. Diğer bir ifade ile Türkiye çalışma çağındaki (15-64) nüfusun sadece yarısına iş sağlayabiliyor. Çalışabilir nüfusun yarısı ise istihdamım dışında yer alıyor. İstihdam oranı çalışma çağı nüfusu içinde istihdam edilenlerin oranını gösteriyor. OECD’de ortalama istihdam oranı 2015’te yüzde 66,3 olarak gerçekleşti. Türkiye gibi düşük istihdam oranına sahip bir diğer ülke ise yüzde 50,8 ile Yunanistan. 34 OECD ülkesinin 30’unda istihdam oranları yüzde 60’ın üzerinde. 15 ülkede ise yüzde 70’in üzerinde. İsviçre ve İzlanda’da ise istihdam oranı yüzde 80’in üzerinde seyrediyor (Grafik 3).
OECD İstihdam Görünüm Raporu Türkiye’de istihdamın güvencesiz karakterini de ortaya koyuyor. Raporda yer alan geçici süreli çalışma ve bir yıldan az süreli çalışma oranlarına ilişkin veriler, Türkiye’de yüksek oranda geçici işçilik olduğunu ve çalışanların önemli bir bölümünün bir yıldan az süreli işlerde çalıştığı ortaya koyuyor (Grafik 4).
Grafik 4: OECD Ülkelerinde Geçici İstihdam (2015)
OECD ortalamasına göre geçici (belirli süreli iş sözleşmesiyle) çalışanların oranı yüzde 11,4 iken Türkiye’de bu oran yüzde 13,2 düzeyinde. Türkiye 17 OECD ülkesinden daha yüksek geçici işçi oranına sahip. Kiralık işçilik uygulamasıyla birlikte geçici çalışma oranının daha da yükselmesi söz konusu olacak.
OECD raporunda Türkiye’de istihdamın güvencesiz yapısıyla ilgili bir başka dikkat çekici bulgu iş sözleşmelerinin süresine ilişkindir. Rapora göre 12 aydan daha kısa süreli çalışanların toplam istihdam içindeki payı OECD ortalamasında yüzde 17,6’dır. Türkiye’de ise 12 ay ve daha kısa süreli çalışanların toplam istihdam içindeki payı yüzde 27,7 düzeyindedir. Türkiye OECD ülkeleri içinde 12 aydan kısa süreli sözleşmelerle çalışmanın en yoğun olduğu üçüncü ülkedir. Gerek geçici iş sözleşmesiyle çalışanların gerekse 12 aydan kısa süreli çalışanların istihdam içinde yüksek oranlara sahip olması Türkiye’de istihdamın güvencesiz ve eğreti niteliğinin en önemli göstergesidir. Kiralık işçilik uygulaması ile birlikte istihdamın güvencesiz yapısının daha da artacaktır (Grafik 5)
Grafik 5: 12 Aydan Az Çalışanların Toplam İstihdam İçinde Oranı (15-64 Yaş) (2015)
Değerlendirme ve öneriler
TÜİK’in Nisan 2016 dönemi Hanehalkı İşgücü Araştırması sonuçları işsizlikte kısmı düşüşün ve istihdam artışının büyük ölçüde mevsimsel etkilerden kaynaklandığını gösteriyor. Ancak işgücü piyasasındaki olumsuzluklar devam ediyor. İstihdam artışı inşaat ve tarım ile kamu ve hizmet sektöründe ve bu sektörün belli alt sektörlerinde yaşanmaktadır. Son yıllarda kamu sosyal yardım programları kapsamında olanların istihdam içinde gösterilmesi sonucu istihdamda önemli bir şişme ve yapay artış sağlanmıştır. Hizmet sektöründeki istihdam artışında toplum yararına çalışma programları ve engelli bakım hizmetleri önemli bir yer tutmaktadır.
İşsizliğin azaltılması ve istihdamda kalıcı ve güvenceli artış sağlanması için önerilerimiz:
- “Herkesin çalışması için, herkesin daha az çalışması” ilkesi doğrultusunda haftalık çalışma süresi gelir kaybı olmaksızın 37,5 saate, fazla mesailer için uygulanan yıllık 270 saat sınırı, 90 saate düşürülmelidir.
- Uluslararası çalışma normları doğrultusunda herkese en az bir ay ücretli yıllık izin hakkı tanınmalıdır.
- İstihdam artışlarında kamunun payı dikkate değerdir. Kamu istihdamının artırılması, kamuda eğreti ve güvencesiz çalışma biçimleri yerine, kadrolu ve güvenceli istihdam artışının sağlanması yaşamsal önemdedir. Kamu girişimciliği ve hizmetleri istihdam yaratacak şekilde yeniden ele alınmalı ve kamuda personel açığı derhal kapatılmalıdır.
- Güvencesiz çalışma biçimlerine son verilmeli, tüm taşeron işçilere kadro verilmelidir. Kamu taşeron işçileri kamu işçisi olarak kadroya alınmalıdır.
- Uluslararası Çalışma Örgütü ILO’nun “insana yaraşır iş” yaklaşımı temelinde herkese güvenceli ve nitelikli işler sağlanmalıdır.
- Kiralık işçilik yasası (6715) Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmelidir.
- Sendikal hak ve özgürlüklerin kullanımı güvence altına alınmalı, sendikal barajlar kaldırılmalı, herkesin sendika hakkını özgürce kullanabilmesi için gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
- Toplum yararına çalışma programları kapsamında çalıştırılanlar daimi işçi statüsüne geçirilmelidir.
- İş başında eğitim adı altında çırak ve stajyerlerin ucuz işgücü deposu olarak kullanılması uygulamasına son verilmelidir.
- İşsizlik Sigortası Fonunun amaç dışı kullanımına son verilmelidir
- Kadın istihdamının artırılması ve işsizliğinin azaltılması için işgücü piyasalarındaki cinsiyetçi uygulamalara son verilmeli, ev içi bakım hizmetleri devletin gereken nitelikli, yaygın ve ücretsiz bakım hizmetlerini sağlaması ile kadının üzerinden alınmalıdır.
Metodolojik Not:
Bu rapor Türkiye İstatistik Kurumu TÜİK’in Hanehalkı İşgücü Araştırması sonuçlarına dayalıdır. Raporda yer alan tablo ve yorumlar DİSK-AR’a aittir ve kaynak gösterilmek suretiyle serbestçe kullanılabilir.
Dar tanımlı işsizlik: Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından kullanılan işsizlik hesaplama yöntemidir. Referans dönemi içinde istihdam halinde olmayan (kâr karşılığı, yevmiyeli, ücretli ya da ücretsiz olarak hiçbir işte çalışmamış ve böyle bir iş ile bağlantısı da olmayan) kişilerden iş aramak için son dört hafta içinde iş arama kanallarından en az birini kullanmış ve iki hafta içinde işbaşı yapabilecek durumda olan 15 ve daha yukarı yaştaki kişiler işsiz kabul edilmektedir.
Geniş tanımlı işsizlik (U6, Unemployment 6): Klasik dar tanım kapsamında yer alan işsizler yanında, iş bulma ümidini kaybeden işsizleri, iş aramayan ancak çalışmaya hazır olan işsizleri, mevsimlik ve zamana bağlı eksik çalışanları kapsayan alternatif işsizlik tanımıdır. Çalışma ekonomisi literatüründe kullanımı giderek artan bir hesaplama yöntemidir.