İNGİLTERE’NİN AB’DEN AYRILMASI VE İŞÇİ HAKLARI
İNGİLTERE’NİN AB’DEN AYRILMASI VE İŞÇİ HAKLARI
“İngiltere’nin AB’den ayrılmasının ardından İngiltere’de ve Avrupa’nın diğer ülkelerinde işçiler kazanılmış hakların erozyonuna karşı dişe diş mücadele edecek…”
Avrupa Sendikalar Konfederasyonu (ETUC) Genel Sekreteri Luca Visentini İngiltere’nin AB’den ayrılmasını işçiler açısından değerlendiren bir makale kaleme aldı. Euroactiv.com’da yayımlanan yazının Türkçe tercümesini paylaşıyoruz.
İngiltere’nin referandum sonucunda AB’den ayrılmasının ardından “işçi haklarını korumak” sendikalar için en önemli öncelik haline geldi. Manş Denizi’nin iki tarafındaki sendikalar olarak, işçilerin bu ayrılma sürecinin kurbanı olmaması için birlikte mücadele ediyoruz.
AB’deki İngiliz işçilerin ve Bileşik Krallık’taki diğer Avrupalı işçilerin gelecekteki statüleri gibi yanıtlanamayan pek çok soru süre giden Brexit tartışmalarında pek çok insanın hayatını etkilemektedir.
Bireyler bir kariyer veya aile kurmanın yollarını aramakta, öğrenciler yurt dışında okumayı umut etmekte, genç işçiler kapsamlı bir deneyim araştırmaktadır. Şu anda binlerce insan, kendilerini belirsiz bir gelecekle yüzleşirken bulmaktadır.
Sınırları geçmek için ödeme yapmaları gerekecek midir? Vizeye ve çalışma izinlerine ihtiyaçları olacak mıdır? Geri arandıkları zaman, işlerini ve topluluklarını terk etmek zorunda olacaklar mıdır?
İngiliz İşçi Sendikaları Kongresi (TUC) Genel Kurulu’nda, İngiliz işçi sendikalarına hitap etmek üzere ETUC’un davet edilmesi bir tesadüf değil. Oradaki mesajım açıktı: Brexit sürecinde ve sonrasında, Avrupa ve İngiliz işçi sendikaları, işçilerin haklarını ve sosyal korumayı savunmak için birlikte duracaklardır. Şimdiye kadar, sınır ötesi dayanışma için gereksinim hiç bu kadar güçlü olmamıştır.
TUC Genel Sekreteri Frances O’Grady, işçilerin Brexit’in bedelini ödememeleri gerektiğini ve İngiliz işçi haklarının İngiltere’deki yatırımlar için feda edilmemesi gerektiğini ifade etmiştir. Konferans konuşmasında, çalışan insanlar için olası en iyi anlaşmayı sağlamak için söz vermiştir.
Referandum sonucu, Avrupa’nın tamamındaki işçiler ve onların aileleri için tamamen yeni bir belirsizlik dönemi getirmektedir ve bu belirsizliğin tam tanımlanmamış mevcut dönemi ahlak dışı ve insanlık dışıdır. TUC’un İngiliz hükümetine çağrısını destekliyoruz; ‘Eğer’lere hayır! ‘Ama’lara hayır! Şimdi ve yarın için işçi haklarını güvence altına alın!” “İngiltere’nin AB’den ayrılmasının ardından İngiltere’de ve Avrupa’nın diğer ülkelerinde işçiler kazanılmış hakların erozyonuna karşı dişe diş mücadele edecek…
ETUC, TUC’un Kıta Avrupası işçilerinin Birleşik Krallık’ta kalması ve insana yakışır çalışma koşulları, eşit ücret ve iş güvencesinden faydalanması için desteğini, içtenlikle karşılamaktadır. Aynı şekilde, biz de AB ülkelerinde yaşayan ve çalışan İngiliz vatandaşlarının çıkarlarını savunacağız.
The Guardian gazetesi, yeni muhafazakâr başbakan Theresa May’i işçi sendikalarıyla yeniden işbirliği yapmaya çağıran ve Frances O’Grady’nin, Brexit müzakere masasında işverenlerle birlikte işçi temsilcilerine yer verilmesi fikrini destekleyen bir başyazı yayımladı. Biz Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker’den, müzakereler sürecinde, AB tarafında, Avrupa işçi sendikalarına danışılacağına ilişkin güvence aldık. İngiliz hükümetine de TUC için aynı hakları güvence altına alması için çağrıda bulunuyoruz.
Biz de TUC’a, ne olursa olsun, İngiliz sendikalarının Avrupa sendikalar hareketinin bir parçası olarak kalacağı sözünü veriyoruz.
Avrupa Komisyonu Başkanı Juncker, Strasburg’daki konuşmasında, Avrupa’daki “varoluşsal kriz”e atıfta bulundu. AB vatandaşlarının sosyal haklarını ve refahını geliştirmek için bazı somut öneriler ileri sürdü. AB içinde kendi ülkesi dışında çalışan işçileri ilgilendiren “ Posting of Workers Directive” belgesinin yeniden düzenlenmesi aracılığıyla eşit işe eşit ücreti güvence altına alınacağını taahhüt etti. Juncker ayrıca işçileri küreselleşmenin etkisinden koruyacaklarına da söz verdi. Ama bu sözler Belçika’daki Caterpillar gibi büyük fabrika kapanmaları karşısında ne kadar başarılı olabilecek?
Yatırım Planı’nın boyutunu ve süresini iki katına çıkarmak temel bir stratejidir ama bizim büyümeyi yeniden canlandırmak ve yeni işler yaratmak için gerekli olduğuna inandığımız büyük kamu yatırımları ölçeğini yakalayamamaktadır. Kanıtlar, gerilemelerden başarılı bir biçimde çıkan ekonomilerin, sosyal eşitlik ve diyalogla birlikte kamu yatırımlarından beslendiğini göstermektedir. İyi kamu hizmetleri ve sosyal koruma sistemleri büyümeyi engellemezler, onu sürdürülebilir kılarlar. Ve Avrupa hiçbir zaman, iş güvencesizliğini dayatarak ve ücretleri keserek, küresel anlamda rekabet edemeyecektir. İngiltere ve Avrupa’daki sendikalar, bütün düzeylerdeki güçlü toplu müzakere sistemlerinde köklenen, her yerdeki işçiler için yüksek ücret taleplerinde bir aradadırlar.
ETUC ve TUC aynı zamanda, işçi hakları ve AB standartları pahasına güçlü çok uluslu şirketleri koruyan mevcut CETA ve TTIP gibi ticaret anlaşmalarına karşı da birlikte mücadele etmektedir.
Avrupa Komisyonu şu anda yeni bir “Sosyal Haklar Şartı” hazırlamaktadır ve bu yeni belgenin işçiler için somut faydalar sağlaması için mücadele edeceğiz. Bu AB’deki kamusal güveni yeniden tesis etmenin tek yoludur. Bu haklar sadece Avro bölgesini değil, Brexit’ten bağımsız olarak İngiltere’yi de içeren biçimde bütün Avrupa’daki işçileri kapsamalıdır. Bir TUC üyesinin Kongre’de söylediği gibi: “Hepimiz Avrupalıyız ve bu hiçbir zaman değişmeyecek.”