1 Mayıs 2017 konuşması
DİSK Genel Başkanı Kani Beko’nun İstanbul Bakırköy’de, DİSK temsilcilerinin bölgelerde yaptığı 1 Mayıs konuşması
Selam olsun işçiler, emekçiler, kamu çalışanları… Selam olsun işsizler, emekliler, engelliler… Selam olsun mimarlar, mühendisler, hekimler… Selam olsun gençler, kadınlar… Selam olsun yok sayılan, dışlanan milyonlar… Selam olsun yüreği emekten, barıştan, demokrasiden yana atanlar… Selam olsun eşitlik, özgürlük, kardeşlik mücadelesi veren hapishanelerdeki cesur yürekler… Selam olsun işçi sınıfıyla kolkola, meydanları dolduran sanatçılar, yazarlar, çizerler…
Selam olsun 1 Mayıs Birlik Mücadele ve Dayanışma gününde dünyanın dört bir yanında alanları dolduran milyarlarca yoldaşımız! Selam olsun işçi sınıfı!
Sözlerime başlamadan önce 1977, 1989 ve 1996 1 Mayıs’larında katledilen işçi kardeşlerimizi, yoldaşlarımızı anmak istiyorum. 1 Mayıs şehitlerimizin ölümsüz olduklarını buradan bir kez daha haykıralım!
Yoldaşlarım, mücadele arkadaşlarım!
Büyük bir kavganın arifesinde 1 Mayıs alanlarındayız! Referandumdan önce söyledik, anlattık: Evet çıkarsa ilk işleri kıdem tazminatını gasp etmek olacak dedik! Kıdem tazminatının gaspına HAYIR dedik. DİSK tarihsel bir uyarıda bulundu ve haklı çıktı.
Buradan bir kez daha hatırlatmak istiyorum: Kıdem tazminatı yük değil haktır! Kıdem tazminatı işten çıkarılan işçinin evine götürdüğü ekmektir. Kıdem tazminatı iş güvencemizdir! Şimdi size soruyorum. Görmeyen gözler görsün, duymayan kulaklar duysun. Kıdem tazminatını yağmalamak isteyenlere izin verecek misiniz? Verecek misiniz? Verecek misiniz?
Yoldaşlarım, mücadele arkadaşlarım!
İşçiler kendilerine verilen sözleri de, yalanı da doğruyu da unutmazlar. Hepimiz hatırlıyoruz. 1 Kasım 2015 seçimlerinden önce “taşerona kadro” vaat ederek oy istediler. Meclis kürsüsüne çıkıp “kadro” müjdesi verdiler. Peki sizlere soruyorum. Sözlerinde durdular mı? Taşerona kadro verdiler mi? Görmeyen gözler görsün, duymayan kulaklar duysun: Taşerona kadro yalanını unutacak mıyız? İşçilere yalan söyleyenleri affedecek miyiz? HAYIR!
Değerli mücadele arkadaşlarım,
Taşeron işçilerine verdikleri sözü tutmayanlar, daha da beterini bizlere dayattı. Kiralık işçilik adı verilen kölelik düzenini getirdi. Köle satar gibi işçi kiralamayı yasal hale getirdiler. Bu da yetmedi, kamu emekçilerinin iş güvencesini ortadan kaldıracaklarını açıkladılar. Artık yeter! Buradan hep beraber haykıralım.
Köleliğe teslim olacak mıyız? HAYIR! Köleliğe teslim olmayan işçiler kazanacak, köle tüccarları kaybedecek!
Yoldaşlarım, mücadele arkadaşlarım!
Ekonomide rekorlar üzerine rekorlar kırılıyor: İşsizlik rekoru, iş cinayetleri rekoru, çocuk işçilik rekoru! İşsiz sayısı tarihi rekor kırarak 7 milyonu aştı. Her beş kişiden birisi işsiz. Her üç genç kadından biri işsiz. İşsizlik almış başını gitmiş, ülkeyi yönetenler yıllardır tek bir kişinin işiyle uğraşıyor.
İşsizlik hızla artarken İşsizlik Sigortası Fonunda toplanan paralar, bizim paralarımız nereye gidiyor. İşsizlere mi gidiyor? HAYIR! Patronlara gidiyor! Fonda toplanan her 10 liranın sadece 1 lirası işsizlere gidiyor. İşsizin parası teşvik adı altında işverenlere yağmalatılıyor. Sanki açlık sınırının altında yaşayanlar işçiler değil de patronlar! Bir kez daha haykıralım! Bu yağma düzenine teslim olacak mıyız? HAYIR
OHAL ilan edip Kanun Hükmünde Kararnamelerle yüz binlerce kamu emekçisini işinden ettiniz. Kayyum atanan belediyelerde binlerce işçi arkadaşımızı ekmeğinden ettiniz. Muhalif olan herkesi, gazetecileri, siyasetçileri hapishanelere attınız, üniversiteleri karanlığa gömdünüz. Bu zulüme teslim olacak mıyız? HAYIR!
İşçi sınıfının bu sesini iyi duyun! İşçi sınıfı HAYIR diyor! Bizler 16 Nisan’da da HAYIR dedik. Baskıya teslim olmadık, yalana kanmadık, boyun eğmedik, birileri gibi kafamızı kuma gömmedik! Çıktık göğsümüzü gere gere HAYIR dedik! Çok basit bir soru sorduk? Bu Anayasa’da işçiler var mı, işsizler var mı? Emekliler varmı? Köylüler var mı? Kamu emekçileri var mı? Öğrenciler ve gençler var mı? Kadınlar var mı? HAYIR YOK! Bizleri yok sayanlara biz ne deriz? HAYIR deriz!
O zaman buradan bir kere daha söylemeyi görev biliyorum: Halkın yarısının reddettiği, hukuken tartışmalı bir Anayasayla bu ülkeye huzur, barış, istikrar gelmez. Ülkemizin bugünkü ihtiyacı bellidir. Bizim ihtiyacımız eşitlikçi, özgürlükçü, laik, demokratik ve sosyal bir Anayasadır. Eşitlikçi, özgürlükçü, laik, demokratik ve sosyal bir Anayasayı ülkemize kazandıracak olan bu meydanlardır!
Bugün bir kurtarıcı bekleme günü değildir! Bizleri karanlıktan çıkaracak olan işte bu hayırlı 1 Mayıs meydanlarıdır! Gün şikayet etme günü değildir, gün karanlığa karşı aydınlık bir Türkiye için meşale yakma günüdür!
Sözlerime son verirken bu topraklarda, eşitlik, özgürlük, adalet, demokrasi, barış, sendikal hak ve özgürlük mücadelesi verenlere selam olsun diyorum!
Selam olsun 1 Mayıs şehitlerine!
Selam olsun 8 Mart’ı bir direniş günü haline getiren emekçi kadınlara.
Selam olsun 15-16 Haziran Şanlı işçi direnişini yaratanlara!
Selam olsun Gezi direnişinde yitirdiğimiz gençlerimize!
Selam olsun 10 Ekim’de yitirdiğimiz barış güvercinlerimize!
Selam olsun işçi sınıfının mücadelesine önderlik eden Kemal Türkler’e, Abdullah Baştürk’e ve Kemal Nebioğlu’na!
Selam olsun tüm devrimcilere, tüm işçilere!
Yaşasın işçilerin birliği, yaşasın halkların kardeşliği! Yaşasın 1 Mayıs!