DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu’nun İstanbul 1 Mayıs konuşması
DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu’nun İstanbul Maltepe’de 1 Mayıs Birlik Mücadele ve Dayanışma Gününde yaptığı konuşma
Bu meydanı ve ülkenin dört bir yanındaki 1 Mayıs meydanlarını güzel günler göreceğiz diyerek birlik için, mücadele için, dayanışma için dolduranlar… Merhaba!
Sizleri Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu adına selamlıyorum
Demokrasiden, eşitlikten, barıştan, adaletten, özgürlükten yana olanlar,
Bu ülke bizimdir diyenler, bu ülkenin bütün değerlerini, güzelliklerini biz üretiyoruz ve memleketimize sahip çıkıyoruz diyenler, hepimiz hoşgeldik sefalar getirdik!
1 Mayıs Birliktir, Mücadeledir, Dayanışmadır. 1 Mayıs Kemal Türkler’dir, Abdullah Baştürk’tür. 1 Mayıs 1977’de, ’89’da, ’96’da yitirdiğimiz canlarımızdır. Haziran İsyanı’nda toprağa verdiğimiz evlatlarımızdır. 1 Mayıs alanı Taksim’dir.
Değerli mücadele arkadaşlarım,
Tarih bir kez daha “Ya sosyalizm ya barbarlık” diye bağırıyor.
Sermaye düzeninin karanlığı, dünyada ve ülkemizde faşist, baskıcı rejimleri iktidara taşıyor.
Dünya halklarının başına bela edilen diktatörler ve bitmek bilmeyen savaşlar, bilelim ki sermaye düzeninin eseridir, kapitalizmin eseridir, emperyalizmin eseridir.
Türkiye’de de 100 yıllık sınırlı demokratik kazanımları bile gasp edecek şekilde rejimin değiştirilmek istendiği kritik bir dönemde 1 Mayıs’ta alanlardayız…
Bu gidişattan rahatsız olan, yaşadığımız baskı ve sömürü rejimine itirazı olanlar, “hayır” diyenler Türkiye’nin dört bir yanında 1 Mayıs alanlarında buluştu.
Bizler bugün Türkiye’nin dört bir yanında, emeğin demokrasi seferberliğini ilan ediyoruz.
2 ay sonra, ülkede demokrasinin tüm kırıntılarını yok etmek isteyenlere karşı, 2018 1 Mayıs’ı emek ile yoğurulmuş umutlu bir başlangıcın işaret fişeğidir. 24 Haziran’a kadar, 24 Haziran günü ve elbette 24 Haziran’dan sonra da devam edecek bir mücadeleyi emek ile, emeğin değerleriyle, emeğin mücadelesiyle örgütlenmenin iddiasıdır bu.
Biz 2018 1 Mayıs’ını örgütlemeye başlarken dedik ki demokrasi işçinin ekmeğidir! OHAL emeğimizin, ekmeğimizin gasp edilmesidir! Tek kişinin ağzından çıkan sözün kanun olduğu, fermanlarla yönetilen bir ülke en fazla emeği tehdit etmektedir. Dörtte üçü ücret ile geçinmeye çalışan bu ülkede, bize dayatılan baskı ve zorbalık düzenini durduracak olan emektir.
Kanun hükmünde fermanlarla işçilerin hak aramasını yasaklayanları, OHAL’den istifade grevleri yasakladık diye bir avuç patrona övünen Recep Tayyip Erdoğan’ı emek durduracak!
6 milyon işsizin olduğu ve geçinemiyoruz çığlıklarının yükseldiği bir ülkede, tek kişinin ağzından çıkan sözle işsizlik fonundaki paraları patronlara peşkeş çekenleri emek durduracak.
Taşerona kadro gibi en temel hakkı bile, kanun hükmünde fermanlar ile düzenleyenleri, yüzbinlerce işçinin ayrımcılığa uğramasına, hak kaybına ve hatta işsiz kalmasına neden olanları emek durduracak!
Tek kişinin ağzından çıkan söz ile iş güvencesini ortadan kaldıranları, herkesi ama herkesi güvencesiz çalışmaya mahkum edenleri emek durduracak.
Tek kişinin ağzından çıkan söz ile imza toplamaktan, mahkemeye gitmeye kadar tüm hak arama biçimlerini yasaklayanları emek durduracak.
Bu 1 Mayıs, ülkemizin tek kişinin ağzından çıkan söz ile yönetilmesine karşı milyonların itirazıdır, emeğin itirazıdır.
Milyonların iradesini yok sayan, halkın siyasi temsilcilerini, gazetecileri, aydınları, üniversite öğrencilerini hapishanelere dolduran, yüz binleri işsizliğe, açlığa, ölüme mahkûm eden, adaletin kırıntısını ortadan kaldıran OHAL’e itirazımız var!
24 Haziran’da yangından mal kaçırır gibi ülkeyi tekeline almak isteyen, sermayenin karşısına geçip işçi düşmanlığıyla övünenlere itirazımız var!
Bu ülkeyi karanlığa teslim etmeyeceğiz! Bu memleket bizim! Nazım ustanın nitelemesiyle, “kahreden ve yaratan” ellerimizle seni durduracak, bu ülkeyi yeniden kuracağız!
Ne yalnız, ne çaresiz, ne de seçeneksiziz!
Gezi’den, Haziran İsyanı’ndan, 7 Haziran’dan, referandumdan, Adalet Yürüyüşü’nden biliyoruz!
Tüm baskılarına karşı direnişten vazgeçmeyen belediye işçilerinden, metal işçilerinden, işçi havzalarında direniş çadırlarını eksik etmeyenlerden biliyoruz…
Cebeci’den yükselen “Kahrolsun İstibdat, Yaşasın Hürriyet” sloganlarından… İşte daha dün üniversitelerin parçalanması projesine karşı Beyazıt Meydanı’nda buluşan binlerce üniversitelinin isyanından biliyoruz.
Sokağa adım attırmayız dediğin en karanlık anda bile, eşitlik ve özgürlük için meydanları dolduran, coşkun bir sel gibi akan, bugün de 1 Mayıs meydanlarında gücünü gösteren kadın isyanından biliyoruz.
Parmaklıklar arkasına hapsetsen de hala kulaklarında çınlamasına engel olamadığın “seni başkan yaptırmayacağız” iradesinden biliyoruz.
Ankara’dan İstanbul’a yürüyen adaletten, bu meydanda milyonlarla buluştuğunda adaletsizleri korkudan titreten öfkeden biliyoruz.
Mavi yakalısıyla beyaz yakalısıyla, plazada çalışanıyla fabrikada çalışanıyla, tarlada ter dökeniyle akademide gecesini gündüzüne katanıyla, hizmetlerden sanayiye tüm işkollarında bu ülkenin bütün değer ve güzelliklerini yaratan, gelecek güzel günlerini de yaratacak emekçilerden, çizecek mimardan, tasarlayacak mühendisten, inşa edecek işçiden biliyoruz.
Ayaklar baş olursa kıyamet kopar diyenler bizi yok saysa da,
Açlığa yoksulluğa mahkum eden asgari ücreti bile “elinize dizinize dursun” diye ulufe dağıtır gibi açıklasa da,
Kadro isteyen işçiye “ne kadrosu yahu, çalışıyorsun iste” dese de,
“OHAL’den istifade grev yasakladım” diye patronlardan alkış alsa da, biz biliyoruz ki, tüm değerleri ve güzellikleri üretenler olarak biz bu ülkenin gerçek sahipleriyiz.
Biz çoğuz, çoğunluğuz, milyonlarız, halkız! İşte bu yüzdendir hiçbir korkuya benzemez halkını satanın korkusu!
Ve bu meydandan söz veriyoruz! Korktukları başlarına gelecek!
Bu memleketi diktatörlük sevdalılarına bırakmayacak, emekçi ellerimizle ülkemizi yeniden kuracağız!
İnanıyor ve söz veriyoruz! Güzel günler göreceğiz!