ADALET YERİNİ BULMADI: BU DAVA BURADA BİTMEZ!
DİSK Yönetim Kurulu adına Genel Başkan Arzu Çerkezoğlu’nun 10 Ekim katliamı davası kararına dair açıklaması.
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi 10 Ekim Ankara katliamı davasında kararını açıkladı.
DİSK-KESK-TMMOB-TTB’nin 10 Ekim 2015 tarihinde düzenlediği “Emek, Barış ve Demokrasi Mitingi”ni hedef alan ve 103 arkadaşımızı yitirdiğimiz bombalı saldırının davasında dokuz sanık ağırlaştırılmış müebbet hapis ile cezalandırılırken, on sanık ise örgüt üyeliğinden ceza aldı ancak adalet yerini bulmadı.
Adalet yerini bulmadı çünkü müfettiş raporlarına, mahkeme kararlarına, tüm bunların ötesinde milyonların tanıklığına rağmen sorumluluğu bulunan hiçbir kamu görevlisi hesap vermedi. “Canlı bomba” istihbaratı alıp tertip komitesinden gizleyen, bombacıların adını, sanını, eşkâlini bilip “patlamadan yakalamayan” kamu görevlileri, bırakın hesap vermeyi, mahkemeye bile çağırılmadı. Adı sanı eşkali belli katillerin Gaziantep’ten Ankara’nın göbeğine gelişleri sorgulanmadı. Katliamdan sonra oylarının yükseldiğini ifade eden siyasetçilere “ne demek istediği” bile sorulmadı. Güvenliğini almakla yükümlü oldukları bir mitingde gerçekleşen katliam ile ilgili hicap duyup istifa eden tek bir kamu görevlisi bile olmadığı gibi, en hafif ifadeyle “ihmal” ihtimalini bile yok sayan bir dava sürecinden tabii ki adalet çıkmadı.
Adalet yerini bulmadı çünkü sanıklar hakkındaki eksik belgelerin başka illerdeki mahkemelerden istenmesi yönünde mağdur avukatlarının yaptığı talepler yerine getirilmedi. Eylemi gerçekleştirilen örgütün şemasını, bağlantılarını, görüştükleri kişileri, örgütün hiyerarşisini ve derin ilişkilerini ortaya çıkarabilecek bilgiler-belgeler istenmeden davanın kapatılmak istenmesi manidardır.
Adalet yerini bulmadı çünkü 10 Ekim Ankara katliamı insanlığa karşı işlenmiş bir suç iken, mahkeme bu katliamı insanlığa karşı suç kabul etmedi ve böylece bomba yeleklerinde parmak izi bulunan şahıslar dahi ilerleyen yıllarda yakalansa “zaman aşımı” ile cezasız kalma olasılıkları doğdu.
Mahkeme 10 Ekim Ankara katliamının tek başına IŞİD tarafından gerçekleştirdiğine kanaat getirdi. Bu karar ile beraber, katliamın gerçekleştiği günden itibaren, daha cenazeler kaldırılmamışken, hiçbir veriye dayanmadan “kokteyl terör” iddiasını ortaya atan siyasetçilerin, yine en hafif ifadeyle “soruşturmayı saptırdıkları” kesinleşmiş oldu. Tek başına bu bile hukuki olduğu kadar politik sonuçları olması gereken bir durumdur. Ancak mahkeme, davanın siyasi yönünü kasıtlı olarak, sistematik biçimde yok saymıştır.
Kısacası Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesindeki 53 celsenin ardından adalet yerini bulmamıştır. Ne bu eylemi yapan örgüt hakkıyla açığa çıkarılmış, ne ilişkilerinin üzerine gidilmiş, ne de kamu görevlilerinin ve ülkeyi yönetenlerin sorumlulukları sorgulanmıştır.
Adaletin yerini bulmaması, acımız kadar öfkemizi de büyütmektedir. Evlatlarını, anne babalarını, sevdiklerini yitiren insanların dahi sığmadığı, karar duruşmalarının “kaçırıldığı” Sincan Cezaevi Kampüsü içindeki mahkeme salonundan vicdanları rahatlatacak bir karar çıkmamıştır. Bu adaletsizlikte imzası ve sorumluluğu bulunanlar tarihe bir kara leke olarak geçecektir.
“Yitirdiğimiz arkadaşlarımızın bizlere bıraktığı en değerli emanet” olarak ifade ettiğimiz “emek, barış, demokrasi mücadelesi”, aynı zamanda bir adalet mücadelesi olarak devam edecektir. Bu dava burada bitmeyecek, karanlıkta bırakılan tüm noktalar aydınlanana, katliamın tüm sorumluları yargılanana ve hak ettikleri cezayı alana kadar sürecektir! DİSK bu davanın takipçisi olmaya devam edecektir!