DİSK Dergisi’nin 2018/1 sayısı yayınlandı
DİSK’in ülke gündemine dair görüşlerini paylaştığı ve dosya konusu “Ekonomik Kriz” olarak belirlenen DİSK Dergisi’nin 2018/1 sayısı yayınlandı.
DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu’nun kaleme aldığı “Krizin bedelini işçiler değil, patronlar ödeyecek” başlıklı bir sunuş ile çıkan DİSK Dergisi 96 sayfa olarak yayınlandı.
Sayfamıza Çerkezoğlu’nun sunuş yazısını aktardığımız DİSK Dergisi’ne PDF formatında ulaşmak için sayfanın sonundaki görsele tıklayınız.
KRİZİN BEDELİNİ İŞÇİLER DEĞİL, PATRONLAR ÖDEYECEK
“Kriz” sözcüğü Fransızca’dan dilimize geçen bir sözcüktür ve “buhran” anlamını taşır. Fransızcaya ise eski Yunanca’dan geçmiştir, “hastalığın dönüm noktası” ve “hüküm/karar verme anı”nı ifade eder.
Türkiye’de “kriz” sözcüğü son dönemde yasaklı bir sözcük muamelesi görüyor. Örneğin “ekonomik kriz” yerine “ekonomik sıkıntı”, “ekonomik zorluk” kavramları kullanılıyor. Adına kriz de deseniz, sıkıntı da deseniz, zorluk da deseniz ifade ettiği gerçeklik değişmiyor: Ardı ardına gelen zamlar ve yükselen enflasyonla ücretler eriyor, ekonomi durgunlaşıyor/geriliyor ve işsizlik artıyor.
Enflasyonun ve ekonomik daralmanın bir arada görüldüğü konjonktürü iktisatçılar “krizin en kötüsü” olarak tanımlasa da, Türkiye’de “kriz mriz yok, sıkıntı var” dediğinizde ve herkese bunu dedirttiğinizde ülkenin temel sorunları çözülmüş sayılıyor.
Ama bir gerçek daha değişmiyor: İçinden geçtiğimiz döneme kriz de deseniz, sıkıntı da deseniz bu süreç bir karar verme sürecidir. Ekonomi yavaşlarken, işsizlik ve enflasyon yükselirken verilecek karar ile faturayı kimin ödeyeceği ve kimin kurtarılacağı belirlenecektir.
Ülkeyi yönetenlerin bu konudaki yaklaşımı belli olmuştur: İşsizlik hızla ararken İşsizlik Sigortası Fonu’ndaki kaynaklarla bankalar kurtarılmakta, yükselen enflasyonla eriyen asgari ücret hemen artırılmayarak işçi sınıfının yoksullaştırılmasına izin verilmekte, kıdem tazminatının fona devredilmesi planları devreye sokulmakta, sağlık ve eğitim gibi temel kamusal hizmetlerde kemer sıkma önlemleri alınmakta, yani fatura nüfusun yüzde 99’una kesilmek istenmektedir. Krizin yaratılmasında hiçbir payı olmayanlar, krizin bedelini ödemeye zorlanırken, işçilerin parası krizi yaratanlara aktarılmaktadır.
Kriz öncesi kimseyi nimete ortak etmeyenler, krizin külfetini işçi sınıfı başta olmak üzere Türkiye’nin yüzde 99’una ödetmek istemektedir. Kapitalizmin neoliberal aşamasında sermayenin krizden çıkış sloganı olarak benimsediği “Karlar benimdir, zararlar halkındır” yaklaşımı emeğiyle geçinen çoğunluğu tehdit etmektedir.
DİSK, içinde bulunduğumuz ekonomik koşullarda yüzde 1’i değil toplumun yüzde 99’unu koruyan somut sosyal politikalar önermektedir. Dergimizin sayfalarına taşıdığımız bu politikalar uzak birer hayal değil; aksine gerçekleştirilmesi son derece kolay politik adımlardır. Yeter ki bu ülkeyi yönetenler, yani iktidarın temsilcileri, içinde bulunduğumuz kriz ortamında ülkenin emeğiyle geçinen dörtte üçünü koruyacak politikaları tercih etsinler! Ayrıca Konfederasyonumuz, emeğin haklarını savunmak için diğer emek ve meslek örgütleri başta olmak üzere tüm emek ve demokrasi güçleriyle ortak bir mücadeleyi kent kent, işyeri işyeri örme kararlılığındadır.
DİSK Dergi’nin 2018/1 numaralı bu sayısı, yeni ve zorlu bir mücadele sürecine başlarken başucumuzda duracak bir kılavuz olduğu kadar geçmiş dönemin de bir bilançosu niteliğinde. Dergimizin yeni sayısı ile bir kere daha ilan ediyoruz ki; “Krizin bedelini işçiler değil, patronlar ödeyecek!” Yolumuz açık olsun.
DİSK Dergisi’nin 2018/1 sayısına PDF formatında ulaşmak için görsele tıklayınız: