DİSK’ten SGK’ya mektup: Hukuksuz genelge işlemden kaldırılmalıdır!
Covid-19 için “iş kazası/meslek hastalığı” olarak değil “hastalık” olarak provizyon alınması gerektiğini bildiren SGK Emeklilik Hizmetleri Genel Müdürlüğü Genelgesi’nin işlemden kaldırılmasını talep eden DİSK, SGK Başkanlığı’na bir yazı gönderdi.
Genelge’nin, açıkça 5510 ve 6331 sayılı Kanun hükümlerine ve hukuka aykırı bir durum olduğu ortaya koyan DİSK’in yazısında ilgili kanun hükümeti hatırlatıldı:
- 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda “iş kazası” işyerinde, işe geliş gidiş sırasında, iş nedeniyle “sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen engelli hâle getiren olay” olarak tanımlanmaktadır.
- 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’na göre iş kazası, “işyerinde veya işin yürütümü sırasında meydana gelen, ölüme sebebiyet veren veya vücut bütünlüğünü ruhen yahut bedenen engelli hale getiren olay”olarak tanımlanmaktadır.
- 5510 sayılı Kanun’a göre meslek hastalığı da “sigortalının çalıştığı veya yaptığı işin niteliğinden dolayı tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli hastalık, bedensel veya ruhsal engellilik halleri”
Genelgedeki Covid-19 hastalığı iş kazası ve meslek hastalığı olarak ele alınmaz ön kabulü nedeniyle, SGK’nın ilgili soruşturmalarının da objektif şekilde yürütülmesinin mümkün olamayacağını belirten yazıda, SGK’ya “sigortalılar veya hak sahipleri tarafından yapılacak iş kazası, meslek hastalığı başvuru ve şikayeti üzerine” bu soruşturmaları yerine getirmekle yükümlü olduğu hatırlatıldı.
DİSK’in yazısında “SGK’nın denetim ve kontrol memurlarının yürüteceği soruşturma süreçlerinin sonucunu belirleyecek şekilde, objektif ölçütlerden uzak çıkarımlar ve talimata dönüşecek bağlayıcı tespitler yapmasının, mevzuatla verilen görevle bağdaşmayacağı ortadadır” denildi.
Sağlık hizmeti sunucularının kendilerine yapılan beyana göre bildirim yapmakla yükümlü olduğunun hatırlatıldığı yazıda, bu genelge hükümleri nedeniyle sağlık hizmeti sunucularının, Covid-19 hastalarının iş kazası veya meslek hastalığı beyanlarının dikkate alınmayacağını, iş kazası / meslek hastalığı kaydı açılmayacağını, böylece yükümlülüklerini yerine getirmeyecekleri ifade edildi.
DİSK’in SGK Başkanlığı’na yazdığı yazıda “Sağlık hizmeti sunucuları Covid-19 bulaşının iş kazası/meslek hastalığı olup olmadığını araştırmakla yükümlü değildir. Kişinin beyanına göre işlem yapmaları, provizyonu buna göre almaları yeterli olması gerekmektedir. Ancak ilgi Genelgenin bu hususu engelleyici bir etki yaratacağı açıktır” denildi.
DİSK’in yazısında, Genelge’nin bulaşıcı hastalık yorumu nedeniyle kimi işverenlerce iş kazası/meslek hastalığı bildirimi yapmaya gerek kalmadığına, sorumluluklarının ortadan kalktığına yönelik değerlendirmeler yapılmaya başlandığı da ifade edildi.
Covid-19 tanısı konulan bir kişinin beyanına rağmen, SGK’nın genelgesi uyarınca bildirim yapılmamasının 6331 sayılı Kanun’da belirtilen yükümlülüğün de ihlali anlamına geleceğine işaret eden yazıda, hukuka aykırı Genelge’nin işlemden kaldırılması istendi.
DİSK’in ilgili yazısının tamamı şöyle:
SOSYAL GÜVENLİK KURUMU BAŞKANLIĞI’NA
ANKARA
İLGİ: Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Emeklilik Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün 07/05/2020 tarih, 2020/12 sayılı Genelgesinin işlemden kaldırılması talebi hk.
Başkanlığınız Emeklilik Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından 07.05.2020 tarihinde yayınlanan ilgi Genelge ile “…Dünya Sağlık Örgütü tarafından Covid-19’un pandemik (salgın) bir hastalık olarak ilan edildiği belirtilerek” ve 5510 sayılı Kanun’un 15. maddesindeki “sigortalının, iş kazası ve meslek hastalığı dışında kalan ve iş göremezliğine neden olan rahatsızlıklar, hastalık halidir” ibaresine atıf yapılarak; “COVID-19 virüsünün bulaşıcı bir hastalık olduğu dikkate alındığında, söz konusu salgına maruz kalan ve sağlık hizmet sunucularına müracaat eden sigortalılara hastalık kapsamında provizyon alınması gerekmektedir…” denilmektedir.
Başkanlığınızın sağlık hizmet sunucularına Covid-19 için “iş kazası/meslek hastalığı” olarak değil “hastalık” olarak provizyon alınması gerektiğini bildirmesi, açıkça 5510 ve 6331 sayılı Kanun hükümlerine, hukuka aykırı bir durumdur.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu da iş kazasını, “sigortalının işyerinde bulunduğu sırada, işveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle, bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda, hizmet akdiyle çalışırken emziren kadın sigortalının, iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda, sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen engelli hâle getiren olay” olarak tanımlamaktadır.
6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’na göre iş kazası, “işyerinde veya işin yürütümü sırasında meydana gelen, ölüme sebebiyet veren veya vücut bütünlüğünü ruhen yahut bedenen engelli hale getiren olay” olarak tanımlanmaktadır.
5510 sayılı Kanun’a göre meslek hastalığı da “sigortalının çalıştığı veya yaptığı işin niteliğinden dolayı tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli hastalık, bedensel veya ruhsal engellilik halleri”dir.
Gerek iş kazası, gerekse de meslek hastalığına ilişkin olarak SGK’na yapılacak bildirim sonrasında kurumun soruşturma yürütmesi ve soruşturmanın sonucuna göre de işlem yapılması gerekmektedir. Nitekim 5510 sayılı Kanun’un “İş Kazasının Tanımı, Bildirilmesi ve Soruşturulması” başlıklı 13. maddesine göre; bildirilen bir olayın iş kazası sayılıp sayılmayacağı, SGK’nın denetim ve kontrol memurları veya Bakanlığın iş müfettişleri tarafından yapılacak soruşturma ile ortaya çıkacaktır.
Yine aynı Kanun’un “Meslek Hastalığının Tanımı, Bildirilmesi ve Soruşturulması” başlıklı 14. maddesine göre meslek hastalığı, SGK tarafından yetkilendirilen sağlık hizmet sunucuları tarafından düzenlenen sağlık kurulu raporu ve dayanağı tıbbî belgelerin incelenmesiyle ve gerekli görüldüğü hallerde işyerindeki çalışma şartlarını ve buna bağlı tıbbî sonuçlarını ortaya koyan denetim raporlarının incelenmesiyle tespit edilmektedir. Dolayısıyla SGK’nın denetim ve kontrol memurlarının yürüteceği soruşturma süreçlerinin sonucunu belirleyecek şekilde, objektif ölçütlerden uzak çıkarımlar ve talimata dönüşecek bağlayıcı tespitler yapmasının, mevzuatla verilen görevle bağdaşmayacağı ortadadır.
Başkanlığınızın ilgi genelgesi hükümlerine göre, Covid-19 virüsünün bulaşıcı bir hastalık olduğu, bu nedenle iş kazası ve meslek hastalığı olarak ele alınmayacağı bir ön kabul olarak değerlendirilmesi nedeniyle, kurumun sigortalılar veya hak sahipleri tarafından yapılacak iş kazası, meslek hastalığı başvuru ve şikayeti üzerine yerine getirmekle yükümlü olduğu soruşturmaları objektif şekilde yürütmesi mümkün olamayacaktır.
Bunun yanında, bu genelge hükümleri nedeniyle sağlık hizmeti sunucuları, Covid-19 hastalarının iş kazası veya meslek hastalığı beyanlarını dikkate almayacak, iş kazası / meslek hastalığı kaydı açmayacaklardır. Oysa, sağlık hizmeti sunucuları açısından yükümlülük açıktır. Kendilerine yapılan beyana göre bildirim yapmakla yükümlüdürler. Nitekim 6331 sayılı Kanun’un 14. maddesine göre sağlık hizmet sunucuları kendilerine intikal eden iş kazalarını, yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucuları ise meslek hastalığı tanısı koydukları vakaları en geç on gün içinde SGK’ya bildirmekle yükümlüdür. Kanun’un 26. maddesinde ise söz konusu yükümlülüklerini yerine getirmeyenlere idari para cezası verileceği yer almaktadır.
İlgi Genelge sağlık hizmeti sunucularına yönelik yayınlanmış olsa da içeriğindeki Covid-19 virüsüne yönelik “hastalık” vurgusu sebebiyle işverenlerin (işyeri hekimlerinin) iş kazası ve meslek hastalığını bildirim yükümlülüğü yerine getirmekten imtina ederek, bu vakaları hastalık olarak bildirmelerinin yolunu açacaktır. Nitekim, Genelge’nin bulaşıcı hastalık yorumu nedeniyle kimi işverenlerce iş kazası/meslek hastalığı bildirimi yapmaya gerek kalmadığı, sorumluluklarının ortadan kalktığına yönelik değerlendirmeler yapılmaya başlanmıştır.
İş kazası ve meslek hastalığı bildirimleri, SGK’nın 2015/22 sayılı Genelgesi’nin ekinde yer alan İş Kazası ve Meslek Hastalığı Bildirim Formu’na göre yapılmaktadır. Bunun yanı sıra “İş Kazası Beyan Tutanağı” da düzenlenmektedir. Her iki belge de iş kazasına uğrayan kişi veya yakınlarının beyanına göre oluşturulmaktadır. Covid-19 tanısı konulan bir kişinin böylesi bir beyanda bulunmasına rağmen, SGK’nın “bulaşıcı hastalık olduğu için iş kazası ve meslek hastalığı dışında kaldığı, provizyonun hastalık olarak alınması gerektiği” yolundaki Genelgesi uyarınca bildirim yapılmaması, 6331 sayılı Kanun’da belirtilen yükümlülüğü de ihlal edecektir.
Başka bir deyişle sağlık hizmeti sunucuları Covid-19 bulaşının iş kazası/meslek hastalığı olup olmadığını araştırmakla yükümlü değildir. Kişinin beyanına göre işlem yapmaları, provizyonu buna göre almaları yeterli olması gerekmektedir. Ancak ilgi Genelgenin bu hususu engelleyici bir etki yaratacağı açıktır.
Oysa, Yargıtay 21. Hukuk Dairesi, 2018/5018 E., 2019/2931 K. sayı ve 15.04.2019 tarihli kararında bulaşıcı hastalıkların iş kazası sayılmasına yönelik önemli ölçütler ortaya koymuştur. İş kazası, uygun illiyet bağı gibi kavramların tartışıldığı bu kararda; tır şoförü olan bir işçide Ukrayna’ya yaptığı seferden hemen sonra H1N1 virüsü saptandığı, Adli Tıp Kurumu’nun bulaş ve kuluçka süresi ile ilgili rapor düzenlediği, işçiye işin yürütülmesi sırasında hastalık bulaştığı belirtilmiş ve bu şekilde meydana gelen ölüm iş kazası olarak kabul edilmiştir. Dolayısıyla işverence bildirim yapılmamasına rağmen hak sahiplerinin yapacağı şikayet ve başvurular ya da açacağı davalar ile iş kazası/meslek hastalığının tespit edilmesi halinde, kusur ve kusursuz sorumluluk ölçütleri çerçevesinde, mahrum kalınan maddi ve takdir edilecek manevi zarar işverene yükletilecektir.
Bu nedenlerle 5510 ve 6331 sayılı Kanun hükümlerine ile Yargıtay içtihatlarına aykırı ilgi Genelge’nin işlemden kaldırılması için gerekli işlemlerin yapılmasını talep ederiz.
Saygılarımızla,
Kazım DOĞAN – Hukuk Dairesi Başkanı
Adnan SERDAROĞLU – Genel Sekreter