Barış emekle gelecek! Barış işçilerin birliğinde yeşerecek!
DİSK Yönetim Kurulu adına DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, 1 Eylül Dünya Barış Günü mesajı yayımladı.
“Barışı kazanmak için mücadeleye her zamankinden daha büyük ihtiyaç duyulmaktadır.” diyen Çerkezoğlu’nun mesajının tam metni şöyle:
BARIŞ EMEKLE GELECEK
BARIŞ İŞÇİLERİN BİRLİĞİNDE YEŞERECEK!
Nazi Almanya’sının 1939 yılında Polonya’ya saldırdığı ve emperyalistler arası yeni bir paylaşım savaşı başlattığı tarih olan 1 Eylül, Dünya Barış Günü olarak kutlanmaktadır.
Emperyalist kapitalist sistemde savaşlar, halkları/işçi sınıfını birbirine düşürerek bölüp parçalamanın, demokratik hakları askıya almanın, sermayeye kaynak aktarmanın, kısacası bu düzeni devam ettirmenin, bir yolu olarak değerlendirilmiştir. Sömürü ve baskı düzeni ancak savaşlar ile sürdürülmüştür.
Kapitalist küreselleşme emeğin haklarını ve demokrasiyi tahrip ederken, emekçileri birbirinin rakibi haline getirmek, bölüp yönetmek için savaşlar ve çatışmalar kışkırtıldı. Barış değil emperyalist müdahale, işgal ve savaş yaygınlaştı.
Savaşlardan en fazla işçiler, emekçiler, yoksul halklar zarar gördü. Çünkü savaş cehennemine her zaman, savaş kararı alanların çocukları değil, emekçi halk çocukları gönderildi. Kaynakların savaşa ayrılmasıyla, ekmeğimizin küçülürken zenginlerin kasaları doldu. Savaşlarda, emeğin hakları, demokrasi ve özgürlükler tahrip edildi, insan hakları, hukuk ve adalet hiçe sayıldı. Çevre ve doğa yok edildi.
Savaşlarda milyonlarca insan yerini yurdunu terk ederek mülteci konumuna düşürüldü. Savaşlarla evi barkı yıkılan mülteciler, sermaye için ucuz emek, iktidarlar için ırkçılığı kışkırtma aracı olarak kullanıldı. Kısacası savaşlarda işçiler, emekçiler, yoksullar kaybetti bir avuç para ve iktidar sahibi kazandı.
Kapitalist düzen bugün ancak savaşlar/çatışmalar ile sürdürülebiliyor ve bir düzeni “savaş” ile sürdürülebilir hale getirmek, insanlığa karşı işlemiş en büyük suçlardandır.
Yaşadığımız bölgede yıllardır süren savaşlar, milyonlarca insanı yoksullaştırmış, yüz binlerce insana tarifsiz acılar yaşamış, sayısız insan Irak’ta, Suriye’de, Filistin’de katledilmiş, geriye evladını yitiren binlerce anne baba ve öksüz kalan yüzbinlerce çocuk bırakmıştır. Milyonlarca insan topraklarından göçe zorlanmış, yine milyonlarcası kimliğinden, dilinden, milliyetinden, mezhebinden ve düşüncesinden dolayı baskı görmüştür. Sonuç her karışı acıya, kana ve gözyaşına doymuş, yıkılmış bir coğrafyadır.
Ülkemizin savaşa karşı benimsenmesi gereken politika her zaman için “yurtta barış, bölgede barış, dünyada barış” politikasıdır. Bunun dışındaki tüm maceralarla ve savaş politikalarıyla, iktidarlar güçlenebilir, koltuklar korunabilir, servetler korunabilir, sermaye büyüyebilir, emperyalist silah tüccarları kazanabilir ama işçi sınıfı kaybeder, ülkemiz kaybeder.
İşçi sınıfı olarak özlemimiz; yaşadığımız coğrafyada on binlerce insanın ölümüne neden olan çatışmaların/savaşların son bulduğu, Kürt sorununda demokratik çözümler üretildiği, kimliği, kültürü, dili, dini, mezhebi, milliyeti, görüşü ne olursa olsun, üzerinde eşit haklara sahip yurttaşlar olarak barış içinde yaşayacağımız demokratik bir Türkiye’dir.
Barış içerisinde, bir arada, insanca ve kardeşçe yaşayacağımız bir ülkeye ve dünyaya en fazla işçi sınıfının ihtiyacı vardır. Barışı kazanmak için mücadeleye ve özellikle de antiemperyalist bir temelde işçi sınıfının uluslararası dayanışmasını yükseltmeye her zamankinden daha büyük ihtiyaç duyulmaktadır.
Barış emekle gelecek, barış işçilerin birliğinde yeşerecek!
Yaşasın işçilerin birliği, yaşasın halkların kardeşliği!
Yaşasın 1 Eylül Dünya Barış Günü!