Covid-19 ve Türkiye’deki Çalışma Yaşamına Etkileri
Avrupa Sendikalar Konfederasyonu (ETUC) Araştırma Enstitüsü’nün İngilizce yayımlanan hakemli dergisi SEER /2020-1 (Journal for Labour and Social Affairs in Eastern Europe) için DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu’nun kaleme aldığı yazı
Giriş
Türkiye Covid-19 salgınından etkilenen ülkeler arasında ön sıralarda yer almaktadır. Türkiye, 2020 Mayıs ayı sonu itibariyle 160 binden fazla onaylanmış pozitif vaka ile 9. sırada yer alırken, 4500’ü aşan ölüm sayısı ile 15. sırada yer almaktadır. Türkiye’de ilk Covid-19 vakası 10 Mart 2020’de tespit edilmiş ve ilk ölüm vakası 17 Mart 2020’de gerçekleşmiştir.[1]
Türkiye’de salgının başlamasının ardından çeşitli önlemler gündeme geldi. Hükümet genel bir karantina ve izolasyon önerisini kabul etmedi. Bunun yerine kısmi karantina ve izolasyon önlemleri uygulandı. Öncelikle okullar ve kreşler kapatıldı. Ardından insanların toplu olarak bir arada olduğu mekanlar (AVM, restoran, kafe vb.) kapatıldı. 65 yaş üstü ve 20 yaş altı yurttaşların sokağa çıkması yasaklandı, büyük şehirlerde yaşayanlar için seyahat kısıtlaması uygulandı. Ayrıca genellikle hafta sonları ve genel tatil günleri olmak üzere sokağa çıkma yasağı uygulandı.
Salgının İşçilerin Sağlığına Etkisi
Başta DİSK olmak üzere sendikalar tarafından gündeme getirilen acil ve zorunlu işler dışında ekonominin kapatılması ve diğer bütün işlerin en az 15 gün süreyle durdurulması talebi karşılık bulmadı. Milyonlarca işçi toplu taşım araçlarını kullanarak işlerine gitmeye devam etti. Hatta sokağa çıkma yasağı uygulanan dönemlerde işçilerin çalışması için özel düzenlemeler yapıldı ve işçilerin işe gitmesi sağlandı. Bu durum işçilerin sağılığına olumsuz olarak yansıdı. Bu durum DİSK Araştırma Merkezi (DİSK-AR) tarafından yapılan araştırmalarda da ortaya çıkmıştır. DİSK-AR, DİSK üyelerini kapsayan bir çalışmayla salgının DİSK üyesi işçiler üzerindeki etkilerini ölçmeye çalıştı.[2]
DİSK-AR’ın hazırladığı bu rapora göre, Türkiye’deki toplam Covid-19 pozitif vaka sayısının Türkiye nüfusuna oranı binde 1,3 iken DİSK üyesi işçiler arasındaki vaka sayısının araştırma kapsamındaki DİSK üyesi işçilere oranı binde 4,1’dir. 27 Nisan 2020 tarihi itibariyle DİSK üyesi işçiler arasındaki Covid-19 pozitif vaka oranı Türkiye genelindeki Covid-19 vaka oranının 3,2 katı olduğu görülmüştür.[3]
Covid-19’a Karşı Hukuksal, Ekonomik, Sosyal Önlemler
Türkiye Covid-19 salgınına 2018 Ağustos ayından beri yaşanmakta olan ve etkileri devam eden ekonomik kriz koşullarında yakalanmıştır. Türkiye Hükümeti salgını takiben ekonomi ve çalışma yaşamına ilişkin bir dizi düzenleme yaptı. Ancak bu düzenlemelerin çok yetersiz ve çok sınırlı olduğunu söylemek gerekir. Hükümet çalışma yasalarında Covid-19 nedeniyle bazı değişiklikler yaptı. Bunlardan en önemlisi İşsizlik Sigortası Kanunu ile İş Kanunu’nda yapılan değişikliklerdir. Mart 2020’de kısa çalışma ödeneğinden yararlanma için gereken 600 ve 120 gün koşulları Covid-19 süresince sırasıyla 450 ve 60 güne indirildi.
17 Nisan 2020’de kabul edilen 7244 sayılı Covid-19’un ekonomik ve sosyal risklerine ilişkin Yasa ile 3 ay süre ile işten çıkarma yasağı getirildi. Ancak işten çıkarma yasağı ile birlikte işverenlere işçileri ücretsiz izne çıkarma olanağı tanındı. Ücretsiz izne çıkarılan işçilere ise nakdi ücret desteği (günde 39 TL, 6 ABD doları) verilmesi öngörüldü.
İşten çıkarmaların yasaklanması nedeniyle istihdam kâğıt üzerinde korunmuş oldu ve üç ay süreyle İşsizlik Sigortası Fonu’nda iş kaybına uğrayanlara destek sağlanmış oldu. Salgın döneminde Türkiye’de yaygın uygulanan gelir desteği işsizlik sigortası değil kısa çalışma ödeneği oldu. Kısa çalışma ödeneği iş ve gelir kaybına uğrayan işçilere çalışamadıkları süre için gelir desteği sağlanması anlamına geliyor. Bu sürede iş ilişkisi sona ermiyor.
Hükümet, Mart 2020’de Covid-19’un etkilerine karşı Ekonomik İstikrar Kalkanı adı verilen bir paket açıkladı. Önce 100 Milyar TL (yaklaşık 15 Milyar ABD Doları) büyüklüğünde olan paketin daha sonra 250 Milyar TL civarında yükseltildiği ilan edildi (36 Milyar ABD Doları). Ancak bu paketin büyük bölümünün fiktif olduğu ve kredi kolaylıkları ile borç ertelemelerinden oluştuğu görüldü. Türkiye Hükümeti tarafından açıklanan ekonomik önlemler paketinin GSMH’ye oranı açısından G20 ülkeleri içinde sondan 2. sırada yer aldığı görülmektedir (Grafik 1).
Graphic 1: Announced Fiscal Measures in G20 Economies % of GDP
Ancak daha da önemlisi ekonomik paketten yurttaşlara ve çalışanlara yapılan nakdi ödemelerin düşüklüğüdür. Hükümet tarafından açıklanan ekonomik paketin kapsamındaki kalemlerin yüzde 96’sı borç ertelemesi ve kredi kolaylığı iken sadece yüzde 4’ü nakit desteğinden oluşuyor (Tablo 1).
Covid-19 kapsamında İşsizlik Sigortası Fonu’ndan 4,5 milyon kişiye 6 milyar TL ödenek verildi. Ayrıca 5,5 milyon yoksul aileye 1000’er lira olmak üzere toplam 5,5 Milyar TL sosyal yardım yapıldı. Toplam nakit desteğinin 11,5 milyar TL olduğu görülüyor. Buna karşılık Ekonomik İstikrar Kalkanı paketinde yer alan vergi, ev, sigorta borcu ertelemeleri ile sağlanan kredilerin toplamı 270 milyarı aşıyor.[4]
Tablo 1: Türkiye’de Covid-19’a Yönelik Alınan Ekonomik Önlemler
“EKONOMİK İSTİKRAR KALKANI” DAĞILIMI | ||||||
Destek/Kredi/Borç Türü | Kapsam | Miktar Milyar TL |
Finansman Türü | Payı (Yüzde) | ||
1.000 TL Nakdi Yardım Desteği | 5,5 Milyon Aile | 5,5 | Nakdi Destek | 2% | ||
Kısa Çalışma, Nakdi Ücret ve İşsizlik Ödeneği | 4,5 Milyon Kişi | 6 | İŞKUR Desteği | 2% | ||
SSK ve Bağ-Kur Borç Ertelenmesi | 66 | Borç Erteleme | 23% | |||
Bireysel İhtiyaç Desteği | 6 Milyon Kişi | 37 | Kredi/Borç | 13% | ||
Esnaf Destek Finansmanı | 1,1 Milyon Esnaf | 25 | Kredi/Borç | 9% | ||
İşe Devam Finansmanı | 181 Bin İşletme | 145,6 | Kredi/Borç | 51% | ||
Toplam Paket | 285,1 | 100% | ||||
Toplam Nakdi Destek (Sosyal Yardım+İŞKUR) | 11,5 | Nakdi Destek | 4% | |||
Toplam Kredi ve Borç Desteği/Kolaylığı | 273,6 | Kredi ve Borç | 96% | |||
İşsizlik Sigortası Fonu’ndan işçilere ve işsizlere yapılan transferler de beklenenin çok altında kaldı. 4,5 milyon işçiye 6 milyar TL ödenek verildi. Ortalama ödenek miktarı aylık 1.333 TL (196 ABD Doları) olurken, işçi başına kısa çalışma ödeneği 1.591 TL, işçi başına ücretsiz izin ödeneği 502 TL, işsiz başına işsizlik ödeneği 1.235 TL olarak gerçekleşti. Halen İşsizlik Sigortası Fonu’nda 130 milyar TL kaynak olduğu düşünülecek olursa İşsizlik Sigortası Fonu kaynaklarının etkin bir biçimde kullanıldığını söylemek mümkün değil. Türkiye Hükümeti İşsizlik Sigortası Fonu kaynaklarını iç borçlanma tahvillerine yatırdığı için olası parasal genişleme ve enflasyon kaygısıyla Fon kaynaklarını nakde çevirmek konusunda isteksiz davranmaktadır.[5]
Öte yandan kayıtsız çalışanlar ile yoksulların durumu belirsiz. Şu ana kadar 5,5 milyon aileye bir kereye mahsus 1000 TL (147 ABD Doları) ödeme olmak üzere 5,5 milyar destek sağlandı. Ortalama aile büyüklüğü 4 kişi olarak esas alınacak olursa yoksul ailelere iki ayı geçen salgın döneminde kişi başına 250 TL (37 dolar) verildiği görülmektedir.
Salgının Türkiye’de Yarattığı İş ve Gelir Kaybı
Henüz düzenli veriler yayımlamamış olsa da gerek Hazine ve Maliye Bakanlığı ve Gerekse Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı (AÇSHB) tarafından kamuoyu ile paylaşılan kimi sınırlı veriler salgının devasa bir iş ve gelir kaybına yol açtığını gösteriyor. AÇSHB ve İŞKUR verilerine göre salgın nedeniyle 4,6 milyondan fazla sigortalı işçi ile işsiz iş ve gelir kaybı nedeniyle İŞKUR ödeneklerinden yararlanmak için başvurdu. Bir diğer ifadeyle kayıtlı sektördeki toplam 14 milyon 211 bin işçinin 4 milyon 665 bini İŞKUR ödeneklerine başvurdu.
Bu sayıya kayıtlı olarak çalışan ancak yararlanma koşullarını yerine getiremediği için İŞKUR ödeneklerine başvuramayan sigortalı işçiler ile kayıt dışı çalışıp işsiz kalan veya gelir kaybına uğrayan çalışanlar dahil değil. Türkiye’de tarım dışı sektörde yaklaşık 4,8 milyon kişi kayıt dışı çalışmaktadır. Ayrıca yaklaşık 2,8 milyon kendi hesabına çalışan (esnaf ve serbest meslek sahipleri) bu kapsamda değil. Kocaeli Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi öğretim üyesi Aziz Çelik tarafından yapılan tahmine göre salgının yarattığı iş ve gelir kaybının 7 milyondan fazla çalışanı etkilediği söylemek mümkün. 22,6 milyonluk tarım dışı istihdamın 7 milyondan fazlası (yaklaşık üçte biri) salgından doğrudan etkilenmiş durumda.[6]
Nitekim bu durumu saha araştırmaları da teyit etmektedir. Örneğin İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Veysel Bozkurt tarafından sosyal medya kanalları kullanılarak (online) Nisan ayında yapılan ve kentli, eğitimli, orta ve üst sınıfları kapsadığı belirtilen bir çalışmada özel sektörde ücretli çalışanların yüzde 47’si önümüzdeki iki ay boyunca temel ihtiyaçlarını karşılama konusunda kaygı yaşadıklarını belirtmiştir.[7] Salgının etkisinin büyük kentlerde daha yaygın olduğu gözlenmektedir. CHP İstanbul tarafından yapılan bir anket çalışmasına göre ise İstanbul’da toplam çalışan nüfusun yüzde 66,2’sinin gelirinde az veya çok bir düşüş yaşandığı görülmektedir. Araştırmaya göre İstanbul’da her 4 çalışandan 1’i işsiz kaldı.[8] DİSK üyesi Birleşik Metal-İş sendikası tarafından yapılan bir araştırmaya göre ise metal işçilerinin yüzde 75’i Covid-19 salgını nedeniyle gelirlerinin azaldığını belirttiler.[9]
Covid-19’un Türkiye İşgücü Piyasalarına Olası Etkileri
Salgın öncesinde de Türkiye’de bir ekonomik kriz söz konusuydu. Henüz salgının etkilerini yansıtmayan Şubat 2020 verileri Türkiye’de işgücü piyasalarında tablonun son derece olumsuz olduğunu ortaya koymaktadır. 2018 Ağustos’unda başlayan ekonomik kriz Türkiye’de işsizliğin patlamasına ve istihdamda ciddi bir azalmaya yol açtı. 2018 Ağustos’ta 29 milyon 318 bin olan istihdam edilenlerin sayısı Şubat 2020’de 26 milyon 753 bine geriledi. Türkiye’de, Ağustos 2018 ile Şubat 2020 arasında 2 milyon 500 bin kişilik istihdam kaybı yaşandı.
İstidamdaki azalma devam ederken işsiz sayıları devasa boyutlara ulaştı. Dar tanımlı işsiz sayısı Şubat 2020’de 4 milyon 228 bin olarak açıklandı. DİSK-AR tarafından hesaplanan geniş tanımlı işsiz sayısı ise Şubat 2020’de 8,5 milyona dayandı.[10] Kentsel genç kadın işsizliği yüzde 40’ları aştı ve gerçek işsizlerin oranı yüzde 24,5’i buldu. Genç işsizliği zirveye ulaştı ve her 4 gençten biri işsiz duruma geldi.
DİSK-AR tarafından hesaplanan geniş̧ tanımlı işsiz sayısı Şubat 2019’da 7 milyon 629 bin iken Şubat 2020’de 729 bin artışla 8 milyon 427 bin kişi oldu. Geniş̧ tanımlı işsizlik Şubat 2020’de yüzde 24,5 olarak hesaplandı. Dar tanımlı işsizlik azalırken geniş tanımlı işsizliğin artmasının sebeplerinden biri kriz döneminde iş aramayıp çalışmaya hazır olanların dikkat çekici artışı olarak gösterilebilir. Kriz dönemindeki uzun süreli işsizliğin sonucunda ümidini kaybeden işsizler son 1 yılda yüzde 75 oranında arttı. Şubat 2019’da 621 bin olan ümitsizlerin sayısı Şubat 2020’de 1 milyon 107 bin kişi oldu.
Henüz detaylı veriler açıklanmasa da Covid-19 nedeniyle ortaya çıkabilecek iş kaybını ve istihdam daralmasını tahmin etmek mümkündür. DİSK-AR tarafından yapılan bir tahmine göre Covid-19’un ilk aylardaki etkisinin (Mart-Nisan-Mayıs) 7 ile 8 milyon istihdam ve iş kaybı olacağı yönündedir. Böylece Covid-19’un ilk dönemlerinde dar tanımlı iş ve istihdam kaybının 12 milyona, geniş tanımlı işsizliğin 15-16 milyon civarına ulaşabileceği belirtilmiştir.[11]
Sonuç: DİSK Covid-19 Salgınında Neler Yaptı?
DİSK, Covid-19 salgını ortaya çıkar çıkmaz alınması gereken önlemler ve izlenmesi gereken politikalar konusundaki görüşlerini Hükümet’e iletti ve kamuoyuna açıkladı. Emek ve meslek örgütleri ile birlikte ortak politikalar oluşturdu ve kamuoyuna sundu. Bu yaklaşımlar özetle şöyledir:
- Salgın sürecinin şeffaf ve katılımcı bir biçimde yürütülmesini talep ettik. Salgının sağlık boyutunun sağlık meslek örgütleri ile, ekonomik ve sosyal boyutunun ise sendikalar ile birlikte ele alınmasını önerdik. Ancak ne yazık ki hükümet süreci tek başına yürütmeyi tercih etti.
- İşten çıkarmaların yasaklanmasını talep ettik. Bu talebimiz oldukça geç ve eksik biçimde uygulandı. 17 Nisan 2020’de işten çıkarmalar kısmen yasaklandı.
- Zorunlu ve acil olmayan tüm işlerin durdurulmasını ve işçilere ücretli izin verilmesini savunduk.
- Salgın döneminde işçilerin gelir kaybına karşı özel sektördeki sigortalı işçiler için kısa çalışma ödeneğinin uygulanmasını ve salgın koşullarında ön şartsız bütün işçilerin bundan yararlanmasını savunduk.
- Kayıtsız çalışan işçiler için düzenli sosyal ödenek ve aile sigortası uygulamasını gündeme getirdik. Salgından etkilenen ve yeterli sosyal güvenlik korumasına sahip olamayan yurttaşların geçiminin hükümetçe sağlanmasını savunduk.
- Covid-19 salgını kadınların ev içi iş yükünü artırırken cinsiyetçi toplumsal işbölümünü derinleştiriyor ve kadına yönelik şiddeti de artırıyor. Bu nedenle toplumsal cinsiyet politikaları kapsamında önlemler alınması gerektiğini savunduk.
- Emekli aylıklarının en düşük asgari ücret seviyesine yükseltilmesini talep ettik.
- Hanelerde tüketilen su, elektrik, doğalgaz ve iletişim faturalarının faizsiz olarak ertelenmesini ve bu hizmetlerde KDV’nin sıfırlanmasını savunduk.
- Emekçilerin kredi kartı borç ve temel ihtiyaç kredi ödemelerinin ertelenmesini savunduk.
- Kaynak yaratmak için bir yandan etkin bir servet vergisini, öte yandan Merkez Bankası kaynaklarının kullanılmasını gündeme getirdik.
Bu talepleri birçok emek ve meslek örgütü ile birlikte dile getirmemize rağmen maalesef hükümet istenen adımları atmadı. Hükümet salgına karşı etkin sosyal politikalar üretmedi. Anayasa’nın sosyal devlet ilkesinin gereğini yerine getirmekten kaçındı. Bu görüşlerimizin ne kadar haklı olduğu her geçen gün ortaya çıkmaktadır. Şimdi, salgına karşı yeni bir dönem gündemde. Önlemlerde kısmi yumuşamalar sağlanması ve toplumsal yaşamın yeniden hareketlenmesi söz konusu olacak. DİSK, Covid-19 ile mücadelede sırasında ve Covid-19 sonrası toplumsal düzen için bir dizi acil önlem öneren yol haritası açıkladı.[12]
[1] Dünya Sağlık Örgütü Veri Tabanı, https://covid19.who.int (28 Mayıs 2020)
[2] Covid-19 DİSK Raporları, disk.org.tr
[3] Covid-19 DİSK Raporu-3, http://disk.org.tr/2020/04/covid-19-disk-raporunun-ucuncusu-yayinlandi/
[4] Aziz Çelik, Birgün gazetesi, 25 Mayıs 2020.
[5] Aziz Çelik, Birgün gazetesi, 20 Nisan 2020.
[6] Aziz Çelik, BirGün gazetesi, 25 Mayıs 2020
[7] Veysel Bozkurt, “Pandemi Döneminde Çalışma”, Kovid-19 Salgının Ekonomik, Sosyal ve Siyasal Etkileri ve Türkiye’ye Yönelik Öneriler, Editörler: Dilek Demirbaş, Veysel Bozkurt, Sayım Yorğun
[8] İstanbul’da Çalışma Hayatının Görünümü Raporu, https://www.chpistanbul.org.tr/Haberler/11/istanbulda-her-4-calisandan-1i-issiz-kaldi-86148.aspx
[9]BİSAM, Covıd-19 Sürecinde Gelir Kaybı ve Borçluluk Araştırması (Mayıs 2020). http://www.birlesikmetalis.org/index.php/tr/guncel/basin-aciklamasi/1486-bisam05
[10] DİSK-AR, İşsizlik ve İstihdamın Görünümü Raporu, Mayıs 2020.
[11] DİSK-AR, İşsizlik ve İstihdamın Görünümü Raporu, Mayıs 2020.
[12] DİSK Yol haritası
Kaynaklar
Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk’un açıklamaları: https://www.trthaber.com/haber/gundem/bakan-selcuk-ucretsiz-izin-destegi-odemeleri-yarin-basliyor-482641.html (Erişim 10 Mayıs 2020)
Battersby, B., W. Raphael Lam, and Elif Ture, Tracking The $9 Trillion Global Fiscal Support To Fight COVID-19, 20 May, 2020. https://blogs.imf.org/2020/05/20/tracking-the-9-trillion-global-fiscal-support-to-fight-covid-19/
BİSAM, Covıd-19 Sürecinde Gelir Kaybı ve Borçluluk Araştırması (Mayıs 2020). http://www.birlesikmetalis.org/index.php/tr/guncel/basin-aciklamasi/1486-bisam05
CHP, İstanbul’da Çalışma Hayatının Görünümü Raporu, https://www.chpistanbul.org.tr/Haberler/11/istanbulda-her-4-calisandan-1i-issiz-kaldi-86148.aspx
Çelik, Aziz, Birgün gazetesi, 20 Nisan 2020.
Çelik, Aziz, BirGün gazetesi, 25 Mayıs 2020
DİSK (2020), Covid-19 Döneminde ve Sonrasında DİSK’in Çalışma Yaşamı Yol Haritası
DİSK-AR (2020a), Covid-19 DİSK Raporu-1,
DİSK-AR (2020b), Covid-19 DİSK Raporu-2,
DİSK-AR (2020c), Covid-19 DİSK Raporu-3, http://disk.org.tr/2020/04/covid-19-disk-raporunun-ucuncusu-yayinlandi/
DİSK-AR (2020d), İstihdam ve İşsizliğin Görünümü Raporu (Mayıs 2020)
Dünya Sağlık Örgütü Veri Tabanı, https://covid19.who.int (28 Mayıs 2020)
TÜİK Hanehalkı İşgücü Araştırması, Şubat 2020
Veysel Bozkurt, Veysel (2020), “Pandemi Döneminde Çalışma”, Kovid-19 Salgının Ekonomik, Sosyal ve Siyasal Etkileri ve Türkiye’ye Yönelik Öneriler içinde, Editörler: Dilek Demirbaş, Veysel Bozkurt, Sayım Yorğun, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi, yayımlanmamış araştırma.