Sömürü ve kâr düzeninin en acımasız yüzü: Soma Maden Katliamı
DİSK Yönetim Kurulu Üyesi ve İSİG Daire Başkanı Seyit Aslan’ın Soma katliamının yıldönümüne ilişkin yaptığı açıklama:
Bundan tam 7 yıl önce, 2014 yılı 13 Mayıs’ında Soma’da 301 maden işçisini katlettiler. Geçen süreçte yaşananlara baktığımızda acılarımızın dinmesi bir yana, öfkemizi kat be kat artıran hukuksal uygulamalara tanık olduk.
301 madencinin yaşamı göçük altında kaldıktan sonra üstüne bir de hukukun göçüğü çöktü.
Davayı, katliamın yaşandığı Soma’dan kaçıran, en tepede sorumluluğu bulunanları yargılama konusu yapmayan, maden patronu ve yöneticilerini “olası kasıt” üzerinden değil; “bilinçli taksir” ile “cezalandırarak” adeta ödüllendiren yargı sistemi, sermayenin bu en vahşi “hadi hadi üretim düzeni”nin sürmesini kollamıştır.
Madenlerde çalışma koşulları herkesin malumudur. Yerin 7 kat altında işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerini hiçe sayan sermaye için gerekli denetimi yapmayanlar, Soma’da göz göre göre gelen katliam için bu çalışma düzenine izin verenler, güvencesiz ve taşeron çalıştırma biçimlerini yoğun sömürünün ana üretim biçimi haline getirenler, sendikalaşmanın ve/veya sendikaların işlevsiz hale gelmesinin önüne engeller koyanlar hiçbir biçimde hesap vermemiştir.
Bu sermaye birikim rejimi, “daha fazla kâr için daha fazla kan” politikası üzerine kuruludur. Soma katliamının ardından “Artık hiçbir şey eksisi gibi olmayacak” diyenler, hiçbir şeyi değiştirmemiş ve her şey eskisi gibi devam etmiştir. Çünkü bu iktidar bu sermaye karakterinin temsilciliği yapmaktadır.
6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası’nı çıkarmakla övünenler, onu nasıl işlevsiz hale getirdiğinden hiç söz etmezler. Ama sermaye temsilcileri, bu yasayı nasıl kendileri lehine değiştirdiklerini övünerek söylüyorlar.
Övünüyorlar çünkü, hem maliyetlerden kaçınıyorlar hem de olası bir cinayet ya da katliam yaşandığında cezasız kalacaklarını çok iyi biliyorlar.
Demokrasi isteyenlerin, basın özgürlüğüne sahip çıkanların, yaşamı savunanların, barış talep edenlerin, iktidarı eleştirenlerin hapishanelere doldurulduğu bir ülkede, 301 kişiyi göz göre göre ölüme yollayanların serbest olması, ülkenin hukuk düzeninin gömüldüğü karanlığı bize gösteriyor.
En son, Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin 2020 yılının ekim ayında verdiği kararını itiraz üzerine bozmasıyla, Soma katliamının davasında tutuklu Soma Kömür İşletmeleri Genel Müdürü Ramazan Doğru, Müdür Yardımcısı İsmail Adalı ve İşletme Müdürü Akın Çelik 5 Şubat 2021’de tahliye edildiler..
301 işçi madenlerde işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin umursanmadığı, vahşi sömürü sisteminin acımasızlığı sonucunda, olacağı bilinen bir katliam sonucu hayatını kaybetmiştir. Karşımızda insan hayatına karşı büyük bir tehdit haline gelmiş; hukuki, politik, ekonomik ve ahlaki olarak göçmüş bir düzen vardır.
Bir kez daha vurguluyoruz, Soma katliamını unutmamak unutturmamak hepimizin görevidir. Soma’nın hesabını er ya da geç soracağız. Bu ülkede çalışırken ölmeyeceğimiz, insanca çalışacağımız, insanca yaşayacağımız güzel günleri yaratmak önümüzde kaçınılmaz bir görev olarak durmaktadır.
24 Mayıs 2021 günü Akhisar’da devam edecek davaya sahip çıkmaya ve ailelerle dayanışmaya çağırıyoruz. Bu dava hepimizindir.