Image Map

Emek ve meslek örgütlerine yönelik kuşatmayı birliğimiz, mücadelemiz ve dayanışmamız kıracak

TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof.Dr. Şebnem Korur Financı’nın tutuklanması ile ilgili olarak DİSK Yönetim Kurulu adına Genel Başkan Arzu Çerkezoğlu’nun açıklaması

Ülkemizin en saygın meslek birliklerinden birisi olan Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı, adli tabip, bilim insanı Prof.Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın evinin basılarak gözaltına alınması ve ardından tutuklanması, TTB’ye, emek ve meslek örgütlerine ve tüm topluma gözdağıdır. Kabul edilemez.

Mesleki birikim çerçevesinde yapılan genel değerlendirmeler, kendilerini özel olarak bu konuyla ilgili gören kişiler ve kurumlar tarafından eleştirilebilir, kınanabilir, bu değerlendirmelerin doğruluğu/yanlışlığı ifade edilebilir, ispat edilebilir. Ancak demokratik bir hukuk devletinde bu tip değerlendirmeler herhangi bir yargılama sürecinin konusu olamaz. Unutulmamalıdır ki, ifade özgürlüğü her zaman farklı düşünenlerin özgürlüğüdür. Nitekim İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi ifade özgürlüğüne dair çeşitli kararlarda buna dikkat çekmiştir.

Öte yandan Türkiye Barolar Birliği’nin de işaret ettiği gibi, soruşturma kapsamında ifade vereceğini bildirmiş olmasına rağmen Fincancı hakkında “gözaltı tedbiri”nin uygulanması, CMK düzenlemelerine, Anayasa’nın 19’uncu maddesine aykırıdır ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 5’inci maddesinde düzenlenen özgürlük ve güvenlik hakkının ihlali niteliğindedir.

Hukukun siyasetin ihtiyaçlarına göre eğilip büküldüğü bir ülkede kimsenin hakkının, hukukunun güvencesi yoktur. Özellikle kritik bir seçimin arifesinde yargı süreçlerinin iktidarın siyasi ihtiyaçlarına göre harekete geçmesi demokrasi açısından önemli bir tehlikeye işaret etmektedir.

Özellikle pandemi sürecinde TTB tarafından dile getirilen, sağlık emekçilerinin, işçilerin sağlığını, en genelde halk sağlığını temel alan öneri ve eleştirilerden rahatsız olan iktidar TTB’yi sistematik biçimde hedef göstermeye başlamıştır. Sağlıkta şiddete karşı TTB’nin mücadelesi ile daha da tırmanan hedef gösterme süreci, bugün TTB’nin yönetimsel faaliyetlerinin elinden alınması girişimlerine kadar ulaşmıştır.

TTB yönetimi üyesi olan hekimler tarafından seçilmiş bir yönetimdir. Sadece TTB’nin değil tüm emek ve meslek örgütlerinin yönetimlerini iktidar değil o örgütlerin üyeleri belirler. Emek ve meslek örgütlerinin seçilmiş yönetimleri kendi kurumsal yapıları içinde üyelerine hesap verir. “Seçimle gelenin seçimle gittiği” asgari bir demokrasiyi bile sindirmekte güçlük çeken bir anlayış kabul edilemez.

TTB’ye, emek ve meslek örgütlerine ve tüm topluma yönelik antidemokratik kuşatmayı kıracak olan da birliğimiz, mücadelemiz ve dayanışmamız olacaktır.

 

ITUC ETUC