Image Map

DİSK’li kadınlar 25 Kasım’da İstanbul’da buluştu: “Eşit, özgür, şiddetsiz bir yaşam kuracağız”

DİSK’li kadınlar, 25 Kasım 2022 Cuma günü 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde Beşiktaş Dünya Barış Parkı’nda bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Basın açıklaması öncesi konuşan DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu: “Kadına yönelik şiddetin temelinde, toplumsal hayatın her alanında yaşadığımız eşitsizlikler var. O nedenle bizler kadının yaşadığı tüm eşitsizliklere  karşı özgürlük ve eşitlik mücadelemizi yan yana omuz omuza büyütme kararlılığındayız. Kadına yönelik şiddetin tümüyle ortadan kaldırılması için, işyerlerimizin kadına yönelik şiddetten, tacizden, mobbingden tümüyle arındırılması için taleplerimizde mücadelemizi büyütme kararlılığındayız” dedi.

DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu’nun konuşmasının ardından Lastik-İş İşyeri Sendika Temsilcisi Ebru Akçay, DİSK Kadın Komisyon’nun 25 Kasım bildirisini okudu.

Basın bildirisinin tam metni:

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde
Şiddet ve Tacize Karşı Eşit ve Özgür Bir Yaşam İçin Mücadelemize Devam Ediyoruz!

Kadınlar dünyanın her yerinde şiddete karşı seslerini yükseltiyor. Eşitlik, özgürlük ve şiddetsiz bir yaşam talepleri için verdikleri mücadeleyle 62 yıl önce, 25 Kasım 1960’ta Dominik Cumhuriyeti’nde diktatör tarafından kendisine isyan ettiği için vahşice öldürülen Mirabel kız kardeşlerin anısını yaşatıyor.

Kadınlar evde, işte, sokakta, yaşamın her alanında şiddet ve tacizin çeşitli biçimlerine maruz kalıyor. Dünyanın her yerinde kadınların yaklaşık üçte biri hayatlarında en az bir kez cinsel veya fiziksel şiddete uğrarken Türkiye’de sadece son üç yılda en az 900 kadın erkekler tarafından öldürüldü. Kadınlar, toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve ataerkil düzen içinde evlerde, işyerlerinde, sokakta, okulda, hastanelerde ve her alanda fiziksel, cinsel, psikolojik, ekonomik şiddet ve taciz ile karşı karşıya kalıyor.

Ataerkil düzen içinde toplumsal cinsiyet eşitsizliği her gün yeniden üretiliyor. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğini destekleyen her söylem ve uygulama kadına yönelik şiddeti, tacizi, kadın cinayetlerini artırıyor. Kadınların mücadelesine ve direncine rağmen, kadına yönelik şiddet önemsizleştiriliyor, görmezden geliniyor, “aile mahremiyeti” adı altında meşrulaştırılmaya çalıştırılıyor.

Kadınların haklarına yönelik saldırılar devam ediyor. İstanbul Sözleşmesi’nden çekilen, 6284 sayılı Yasa’yı etkin uygulamayan, kazanılmış haklarına göz diken iktidar, kadınları şiddete karşı korumasız bırakıyor.

Bilinmelidir ki İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmedik, vazgeçmiyoruz!

ILO’nun çalışma hayatında şiddet ve tacizin önlenmesi için kabul ettiği 190 sayılı Sözleşme birçok ülke tarafından onaylandı. Ülkemiz ise toplumsal cinsiyete dayalı, şiddete karşı koruma ve önleme politikaları içeren sözleşmeyi hala onaylamadı.

ILO’nun 190 sayılı Şiddet ve Taciz Sözleşmesi’nin Türkiye tarafından onaylanması için mücadelemizi sürdürüyoruz!

Kadınlar olarak, bizlere yönelen şiddetin münferit olmadığını, tam tersine yapısal bir sorun olarak toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin bir sonucu olduğunu biliyor ve haklarımızdan vazgeçmiyoruz. Şiddeti görmezden gelenler, cinsiyetçi ceza indirimleriyle kanunların etkin uygulanmasını engellese de kadına yönelik şiddetin politik olduğu ve özgürlük ve demokrasi mücadelesinden, hak mücadelesinden ayrı düşünülemeyeceği açıktır.

DİSK’li kadınlar olarak kazanılmış haklarımıza saldırıların arttığı bu ortamda toplumsal cinsiyet eşitliğinin her yönüyle sağlanmasına yönelik politikaların geliştirilmesi için kararlılıkla mücadeleyi sürdüreceğimizi belirtiyor, taleplerimizi yineliyoruz:

• İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı Yasa etkin bir biçimde uygulanmalıdır!

• 25 Haziran 2021’de yürürlüğe giren ILO 190 sayılı Şiddet ve Taciz Sözleşmesi onaylanmalı, etkin biçimde uygulanmalıdır!
• Toplumsal cinsiyet temelli suçlarda, kadın cinayetlerinde cinsiyetçi iyi hal, tahrik indirimi gibi uygulamalardan vazgeçilmelidir!

• İktidarın politikalarında kadın istihdamını artırmak için önerilen esnek çalışma biçimleri yerine kadınlar için tam zamanlı ve güvenceli istihdam olanakları yaratılmalıdır.

• Kadınların işgücüne katılımının önündeki en büyük engellerden olan ve kadınlara özgü görülen ev içi sorumluluklar için kamusal politikaların hayata geçirilmesi şarttır. Özellikle kamu kurumları ve yerel yönetimler tarafından kreş, gündüz bakım evi, hasta ve yaşlı bakım evleri gibi merkezler açılarak herkesin ücretsiz yararlanabileceği bir hak olarak tanımlanmalıdır.

• Kamu-özel ayrımı olmaksızın, zorunlu hizmet ve üretim alanında çalışan ebeveynlere dönüşümlü ve eşit olarak ücretli izin verilmelidir.

25 Kasım vesilesiyle büyük bir direniş başlatarak hakları ve özgürlükleri için ayağa kalkan İranlı kız kardeşlerimizin isyanını selamlıyoruz. Kadın mücadelesinin, toplumsal mücadelenin en önemli parçası olduğunu hiçbir iktidar unutmasın: Kadın hayattır, hayat direniştir!

YAŞASIN KADIN DAYANIŞMASI!
YAŞASIN KADINLARIN ÖRGÜTLÜ MÜCADELESİ!

ITUC ETUC