Yetersiz, eksik ve ayrımcı kararlarla yaralar sarılmaz: Acil sosyal devlet, acil sosyal politika
YETERSİZ, EKSİK VE AYRIMCI KARARLARLA YARALAR SARILMAZ:
ACİL SOSYAL DEVLET, ACİL SOSYAL POLİTİKA
22 Şubat 2023’te Resmi Gazete’de yayımlanan 125 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile ilgili olarak DİSK Yönetim Kurulu adına Genel Başkan Arzu Çerkezoğlu’nun açıklaması:
DİSK’in açıklamasından beş gün sonra sosyal tarafların görüşleri alınmadan yayımlanan 125 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi (CBK) oldukça eksik ve yetersizdir ve ayrımcı hükümler barındırmaktadır.
“Olağanüstü Hal Kapsamında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Alanına İlişkin Alınan Tedbirlere Dair Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi” 22 Şubat 2023’te Resmî Gazete’de yayımlandı.
Deprem felaketine karşı acil sosyal politika önlemlerinin alınması gerektiği açıktır. Deprem felaketi kapsadığı bölge itibariyle kamu çalışanları, işçiler, esnaf, çiftçi, kendi hesabına çalışanlar başta olmak üzere geniş çalışan nüfusu kapsamaktadır. Bu sebeple depremin yarattığı felaketin yaralarını sarmak için çalışma hayatından iş ve gelir güvencesine, sosyal güvenlik, barınma ve eğitime kadar kapsamlı, acil ve derhal alınması gereken sosyal politika önlemlerine ihtiyaç vardır. DİSK bu konudaki önerilerini 17 Şubat 2023’te açıklamış, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’ndan da konuyla ilgili bir görüşme talep etmiştir.
DİSK’in açıklamasından beş gün sonra sosyal tarafların görüşleri alınmadan yayımlanan 125 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi (CBK) oldukça eksik ve yetersiz olmakla beraber önemli sorunlar barındırmaktadır.
125 sayılı bu kararname kısa çalışma ödeneği, işsizlik sigortası ödeneği ile işten çıkarma (fesih) yasağı konularında düzenlemeler içermektedir.
Eksik ve yetersiz “fesih yasağı” işverenler tarafından kötüye kullanmaya açık
DİSK, depremden zarar gören işçilerin korunması amacıyla işten çıkarma yasağının derhal hayata geçirilmesini, işsizlik sigortası ödeneği ile kısa çalışma ödeneğinin ön koşulsuz verilmesini savunmaktadır.
Ancak CBK ile getirilen fesih yasağı 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25.maddesinin birinci fıkrasının 2 numaralı bendinde yer alan “ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzeri sebepler” fesih yasağı kapsamının dışında bırakılmıştır. CBK ile düzenlenen yetersiz fesih yasağı salgın döneminde olduğu gibi işverenler tarafından kötüye kullanmaya açık olup, caydırıcı olmaktan uzaktır. Salgın döneminde fesih yasağı istisnasının işverenler tarafından kötüye kullanıldığı, işçilerin haksız yere, işverenlerin tek taraflı iftiraları ile tazminatsız olarak işten çıkarıldığı görülmüş iken benzeri bir istisnanın yeniden getirilmesi kabul edilemez. Depremzede işçilerin sicillerinde yer alacak haksız ithamlarla, tazminat bile almadan işten çıkarılmalarına olanak veren bir düzenleme, çok ağır yeni mağduriyetlere yol açacaktır.
Depremden dolayı işe gidemeyen işçiler için fesih yasağı da açık bir biçimde düzenlenmelidir. DİSK’in de kamuoyuna açıkladığı üzere, işçilerin ve arama kurtarma ve destek için bölgeye gidenler dahil olmak üzere deprem sebebiyle işe gidememek meşru mazeret niteliğinde olup fesih konusu yapılamaz. Fesih yasağı istisnasız uygulanmalıdır.
Fesih yasağına aykırılık halinde işverenlere öngörülen asgari ücret tutarındaki idari para cezası da caydırıcılıktan uzaktır. Fesih yasağına aykırılık halinde işçinin tüm ücret ve sosyal haklarının işveren tarafından ödenmesine ilişkin maddeye açık bir biçimde yer verilmelidir.
Kararnamede işçilere yeterli gelir desteği yok, ayrımcılık var
Deprem felaketi karşısında gelir güvencesini kaybeden işçilerin çeşitli gelir desteklerine ihtiyacı olmasına rağmen CBK ile bu sağlanmıyor.
Kararnamede kısa çalışma ödeneği ile işsizlik ödeneğindeki ön koşullar dahi kaldırılmıyor. Deprem nedeniyle gerek işin durması gerekse işçinin işe devam edememesine bağlı olarak ortaya çıkacak gelir kaybını gidermek için kısa çalışma ödeneğinin uygulamaya sokulmasını ve afet kapsamında uygulanacak kısa çalışma ödeneği için yararlanma koşullarının kaldırılmasını talep etmiştik. 125 sayılı CBK ile deprem bölgesinde kısa çalışma ödeneği uygulaması başlatıldı ancak yararlanma koşullarında bir değişiklik yapılmadı. Kısa çalışma ödeneğinden yararlanma koşulları olan 120 gün sigortalı olma ve son üç yılda en az 600 gün prim ödemiş olma koşulu korundu
Keyfi ücretsiz izin ve yetersiz nakdi ücret desteği ciddi bir sorun
Kararname ile kısa çalışma ödeneği ve işsizlik ödeneğinden yararlanamayan işçiler için nakdi ücret desteği getiriliyor. Ancak nakdi ücret desteği hem yetersizdir hem de zoraki ücretsiz izne dönüşme tehlikesi taşımaktadır. Pandemi sürecinde tanık olduğumuz zoraki ücretsiz izin uygulaması, 125 sayılı CBK ile yaşamını yeniden kurmaya çalışan depremzedeler için de önemli bir tehlike haline gelmiştir.
CBK ile öngörülen nakdi ücret desteği, kısa çalışma ödeneği miktarlarının oldukça altındadır ve ayrımcı bir şekilde belirlenmiştir. İşverenin işten çıkarmadığı ama çalıştırmadığı işçiye sadece 3.972 TL nakdi ücret desteği verilecektir. Bilindiği gibi kısa çalışma ödeneği tutarı günlük ortalama brüt kazancının yüzde 60’ı olarak belirlenmektedir. Bu şekilde hesaplanan kısa çalışma ödeneği tutarı, aylık asgari ücretin brüt tutarının yüzde 150’sini geçemiyor. Kısa çalışma ödeneği miktarı halen yaklaşık 6 bin TL ile 15 bin TL arasında değişiklik gösteriyor. Yapılan düzenleme ile kısa çalışma ve işsizlik ödeneğinden yararlanamayanlara için günde 133,44 TL (ayda net 3.972 TL) nakdi ücret desteği uygulanacak.
Eğer kısa çalışma ödeneğinden yararlanılabilseydi 6 bin TL ile 15 bin TL arasında bir ödeme alacak bir depremzede işçiye sadece 3.972 TL nakdi ücret desteği verilecek. Bu ayrımcı uygulamaya son verilmelidir. Depremzede işçilere ön koşulsuz kısa çalışma ödeneği ve işsizlik ödeneği verilmelidir. Deprem bölgesinde kısa çalışma ve işsizlik ödeneğinin alt sınırı en az asgari ücret düzeyine yükseltilmelidir. Bunu için İşsizlik Sigortası Fonu’nda yeterli kaynak vardır. İşsizlik Sigortası Fonu depremzede işçiler için etkili bir biçimde kullanılmalıdır.
Yaraları sarmak için sosyal devlet, sosyal politika şart
Özetle, 125 sayılı CBK ile alınan kararlar eksiktir, daha önemlisi ayrımcıdır. Kararlar depremzede işçilerin kıdem tazminatı, iş ve gelir güvencesi ile sosyal güvenlik haklarını güvence altına almaktan uzaktır. Hatta yeni mağduriyetler yaratma tehlikesi barındırmaktadır.
Ülkeyi yönetenler milyonların barınma, kadın ve çocukların güvenlik, gençlerin eğitim sorunlarını güvence altına almamakta ısrar etmektedir.
Depremin yaralarını sarmanın tek yolu daha fazla sosyal devlet, daha fazla sosyal politikadır.
DİSK’in de daha önce talep ettiği sosyal politika önlemleri derhal hayata geçirilmelidir.
“DEPREMİN YARALARINI SARMAK İÇİN DİSK’İN ACİL SOSYAL POLİTİKA ÖNERİ VE TALEPLERİ” BAŞLIKLI METNİMİZE ULAŞMAK İÇİN TIKLAYINIZ: