DİSK Başkanlar Kurulu sonuç bildirgesi
27 Mayıs 2024 tarihinde Ankara’da Genel-İş Sendikamızda toplanan Başkanlar Kurulumuz, aşağıda yer alan sorunları ve konuları görüşerek aldığı kararları kamuoyu ile paylaşmaktadır:
Türkiye tarihinin en sert bölüşüm krizi adı konulmamış bir IMF programı ile derinleşiyor.
Yüksek enflasyonla büyük bir gelir kaybına uğrayan işçiler, emekçiler, emekliler 2023’teki genel seçimlerin ardından giderek şiddetlenen adaletsiz politikaların sonucu olarak hızla yoksullaşıyor. Enflasyon nedeniyle yaşanan kayıpların karşılanmayacağı hükümet yetkilileri tarafından açıkça ilan ediliyor. Şirket kârları rekorlar kırarken ücretleri enflasyonun nedeni olarak gösterecek kadar akıldışı politikalar ile karşı karşıyayız.
Yüksek faiz politikasının bir sonucu olarak ve uluslararası sermayenin spekülatif kazançlarını garanti altına alabilmek için Türk Lirası’nın değer kaybı hız kesiyor. Öte yandan Türk Lirası’nın değer kaybının durakladığı koşullarda emeğin değersizleşmesinin duraklamaması için; yani Türkiye işçi sınıfının emeğinin dünyanın en ucuz, en güvencesiz biçimde uluslararası piyasalarda pazarlama hedefinden sapılmaması için ücretlerin bastırılmasına yönelik daha da sert tedbirler ile karşı karşıyayız.
Türkiye’de düzenin tüm çarkları emeği ucuzlatmak için dönüyor.
Emeği ucuzlatmak uğruna, Türkiye İstatistik Kurumu dahi suç işlemeyi göze alarak mahkeme kararlarına rağmen enflasyon sepetine yönelik sansür uygulamaya devam ediyor.
Emeği ucuzlatmak uğruna, Türkiye dünyada işçi haklarının en kötü olduğu 10 ülke arasındaki yerini koruyor.
Emeği ucuzlatmak uğruna, işverenlerin sendikal hakları gasp etmesine seyirci kalınıyor, ILO sözleşmeleri göz göre göre çiğneniyor, Türkiye işçi sınıfının yarısından fazlası asgari ücrete mahkûm ediliyor, asgari ücret ise bile isteye enflasyona ezdiriliyor.
Emeği ucuzlatmak uğruna, işçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirleri maliyet unsuru olarak görülüyor ve işçiler önlenebilir iş kazalarında yaşamdan koparılıyor.
Emeği ucuzlatmak uğruna, emekliler sefalete mahkûm edilerek çalışma yaşamına devam etmeye zorlanıyor.
Yükselen faiz oranları nedeniyle ekonomideki yavaşlama işsizlik oranlarının artmasına neden olurken artan işsizlik de emeği ucuzlatmak için bir fırsat olarak görülüyor.
İktidarın Orta Vadeli Program’da ve 12. Kalkınma Planı’nda açıkça ilan ettiği plan işlemeye devam ediyor. Ücretleri baskılayan, halkın geniş kesimlerini yoksullaştıran, kısacası acı reçeteyi yine bizlere içirip büyük sermayeyi mutlu etmeye yönelik politikalar “Başka çare yok” diye sunuluyor.
Sözde “tasarruf paketi”nde kamusal hizmetlerin niteliği ve emekçilerin çalışma ve yaşam koşulları hedef alınıyor. Gelirde adaletsizlik büyürken vergi yükü daha fazla işçilerin, dar gelirlilerin omuzlarına yıkılıyor. Aşırı kârlar elde eden şirketlerin vergilerine imtiyaz üstüne imtiyazlar tanınırken ücretler konusunda elde ettiğimiz kazanımlar dahi “vergi dilimi” yoluyla gasp ediliyor. Gelirde adaletsizlik, vergide adaletsizlik ile perçinleniyor.
Bu koşullar altında 2024 1 Mayıs’ını ülkenin dört bir yanında yaygın ve kitlesel biçimde kutlayarak işçilerin, emekçilerin, emeklilerin taleplerini yükselttik. İstanbul’da da “Yüzümüzü Taksim’e dönüyoruz” diyerek Taksim’in 1 Mayıs alanı olduğuna dair tarihsel, toplumsal ve hukuki hakikati geniş halk kesimleriyle paylaştık. Anayasa Mahkemesi kararında açık bir biçimde her işçinin 1 Mayıs’ta olmasının hak olduğu ifade edilirken mahkeme kararlarını ve Anayasa’yı yok saymayı alışkanlık haline getirmiş bir zihniyete tarihi Bozdoğan Kemeri’nde bir kez daha tanık olduk.
Polislerden ve zırhlı araçlardan oluşan o hukuksuz devasa duvarı tarihi Bozdoğan Kemeri’ne dikenler suç işledi. Ne o hukuksuz duvar ne de o hukuksuzluğun devamı olarak gerçekleştirilen gözaltı ve tutuklamalar Taksim’in 1 Mayıs alanı olduğu hakikatini değiştirebilir. 2024 yılında yüzünü Taksim’e dönen, her türlü tehdide ve baskıya rağmen akın akın Saraçhane’ye gelen işçiler, emekçiler, emekliler, gençler ve kadınlar er ya da geç 1 Mayıs’ı 1 Mayıs alanında kutlayacak.
İşçi sınıfının 1 Mayıs’ta karşı karşıya kaldığı hukuksuzluk, işyerinde, sendikalaşma sürecinde, grev kararı aldığında, hak mücadelesi verdiğinde karşı karşıya kaldığı tüm hukuksuzlukların ve adaletsizliklerin sembolüdür. Bu nedenle Taksim’in özgürleştirilmesi mücadelesi ekmek, adalet, hürriyet ve demokrasi mücadelemizin en önemli gündemlerinden biri olmaya devam edecektir.
İşçi sınıfının geçmişten bugüne kazandığı hak ve özgürlüklerin korunması ve geliştirilmesinin demokratik rejimlerle mümkün olduğu gerçeğinden hareketle, 17’nci Genel Kurulumuzda “demokrasi ve adalet mücadelesi”ni DİSK’in temel mücadele alanlarından biri olarak tarif etmiş, “demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti anlayışının hâkim olduğu bir ülke için mücadele”yi yükselteceğimizi ilan etmiştik. İçinden geçtiğimiz dönemde Cumhuriyet’in temellerini hedef alan girişimler maalesef devam etmektedir. Eğitim alanında bilimsel, laik eğitimden uzaklaşan girişimler Millî Eğitim Bakanlığı tarafından yürürlüğe konulan müfredat değişikliğiyle sürmektedir. 1 Mayıs’ta olduğu gibi Anayasa Mahkemesi kararlarına uyulmamasına da toplum alıştırılmaya çalışılmakta, hukuk devleti kavramının altı boşaltılmaktadır. Memlekette devasa bir adalet sorunu varken “9. Yargı Paketi”yle rejimin otoriter karakteri sağlamlaştırılmaya çalışılmakta, “etki ajanlığı” gibi yeni suçlar icat edilerek başta basın emekçileri olmak üzere toplum üzerinde baskılar artırılmak istenmektedir.
Bizler biliyoruz ki zengini daha zengin, yoksulu daha yoksul yapan bu düzenin çarkları dönsün diye laiklikten, demokrasiden, hukuktan hızla uzaklaşılmaktadır. Bir yandan demokrasi ve adalet mücadelesini bir yandan da IMF tipi kemer sıkma politikalarına karşı gelirde ve vergide adalet mücadelesini, yani ekmek kavgasını yükseltmek önümüzdeki ayların acil bir görevi olarak DİSK’in omuzlarındadır. Ücretleri geriletmeye yönelik acımasız politikaların ve verdiğimiz mücadelelerin bir sonucu olarak işçilerin gözünün kulağının DİSK’te olduğu, örgütlenme taleplerinin oldukça arttığı bir süreçte temmuz ayına kadar daha fazla sendikamızın barajları aşmasını sağlamak için çaba harcamak her DİSK’linin doğal görevidir.
Bu saptamalardan hareketle DİSK Başkanlar Kurulu görüş birliğiyle önümüzdeki döneme ilişkin mücadele hedeflerini şu şekilde belirlemiştir:
- İki yıldır sürdürdüğümüz “Gelirde Adalet, Vergide Adalet” mücadelemizin büyütülmesi ve TBMM’ye sunduğumuz “Vergide Adalet” kanun teklifimizin Meclis Genel Kurulu’ndan geçmesi için mücadelenin büyütülmesi;
- Asgari ücret başta olmak üzere tüm ücretlerin artırılması gündemiyle bir mücadele sürecinin örgütlenmesi; bu amaçla işçi sınıfını asgari ücrete mahkûm eden düzenin kırılması, işçi sınıfının özgür iradesini tümüyle yansıtacağı bir şekilde örgütlenmesi ve toplu iş sözleşmesi sisteminin yaygınlaştırılması için mücadelenin yükseltilmesi;
- 1 Mayıs’ta anayasal hakkımızı kullanmamızı engelleyerek suç işleyenlerin hesap vermesi ve 1 Mayıs’tan sonra gözaltına alınarak tutuklanan herkesin serbest bırakılması için hukuk mücadelesinin sürdürülmesi;
- 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişi’nin 54’üncü yıldönümünde grevde olan işçilerle dayanışma faaliyetlerinin örgütlenmesi;
- “Sosyal devlet”in sendikalı işçilerle mümkün olacağı gerçeğinden hareketle sendikal hakların kullanımın önündeki tüm fiili ve hukuki engellerin kaldırılması için mücadelemizin devam etmesi; özellikle işverenlerin yetkisiz mahkemelere başvuru yaparak yetki süreçlerini uzatmaya yönelik girişimlerine, sendika üyesi işçilere yönelik baskılarına, işten çıkarmalara karşı caydırıcı yaptırımların getirilmesi, ILO sözleşmelerine uyulmasına yönelik çalışmaların sürdürülmesi;
- Artan işsizliğe karşı çalışma saatlerinin düşürülmesi, kamuda güvenceli istihdamın artırılması; kadın istihdamının önündeki engellerin kaldırılarak kadınların istihdama eşit koşullarda katılımının sağlanması; İşsizlik Sigortası Fonu kaynaklarının işverenler için değil işsiz işçiler için kullanılması taleplerinin yükseltilmesi;
- Filistin’de devam eden soykırımın durdurulması için İsrail devletiyle tüm ilişkilerin kesilmesi mücadelesinin büyütülmesi; Filistin halkıyla ve işçi sınıfıyla dayanışmanın ilerletilmesi; uluslararası sendikalarla ve Filistin sendikalarıyla ortak kampanyalar düzenlenmesi;
- Sendikalaşma istatistiklerinin açıklanacağı temmuz ayına kadar DİSK’e on binlerce yeni üye kazandırmak için ve daha fazla sendikamızın antidemokratik işkolu barajını aşması için Konfederasyonumuz ile tüm sendikalarımızın birliğinin, mücadelesinin ve dayanışmasının güçlendirilmesi;
- Öldürerek değil yaşatarak çözüm bulmak devletin görevidir. Hayvanları Koruma Kanunu’nda değişiklik adı altında sokak hayvanlarının keyfi olarak öldürülmesini içeren yasal değişikliğe karşı tutumumuzun ilan edilmesi;
- Demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti için mücadelenin sürdürülmesi.