Image Map

ILO Konferansı: Türkiye bir kez daha işçiler için en kötü 10 ülke arasında

Uluslararası Çalışma Örgütü ILO tarafından düzenlenen Uluslararası Çalışma Konferansı Cenevre’de devam ediyor. Konferansa DİSK adına Genel Başkanımız Arzu Çerkezoğlu ile Genel Başkan Yardımcımız Özkan Atar katılıyor.

Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu (ITUC) her sene hazırladığı #KüreselHaklarEndeksi raporunun sonuçlarını ILO konferansı kapsamında paylaştı. Raporda Türkiye bir kez daha işçiler için dünyadaki en kötü 10 ülke arasında yer aldı.

DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, Birleşmiş Milletler Cenevre Ofisi’ndeki toplantıda bir konuşma yaparak işçilerin ülkemizde karşı karşıya kaldığı hak ihlallerini anlattı.

Genel Başkanımızın konuşmasının tam metni şöyle:

Teşekkürler Plamen,

Sevgili Arkadaşlar,

Küresel Haklar Endeksi sadece işçi haklarını belgeleyen bir rapor değil. Aynı zamanda demokrasiyi, özgürlükleri ve adaleti anlatıyor. Endeksteki veriler işçilerin yalnızca işyerinde değil, toplumda ve küresel düzeyde yaşadığı sorunları tarif ediyor.

Ne yazık ki Türkiye yıllardır, en kötü 10 ülke arasında yer alıyor. Bu, bir tesadüf ya da bir teknik hata değil.

Bu, işçilere ve temel özgürlüklere karşı yürütülen sistematik baskı politikasının doğrudan sonucudur.

Türkiye, bir G20 ülkesi, OECD üyesi ve Avrupa Birliği’ne aday bir ülke. Ama işçilerin haklarına gelince tablo iç karartıcı:

Sendikaya üye olmak işten çıkarılma ya da mobbing gerekçesi

Toplu sözleşme hakkının önünde ciddi engeller var.

Grev hakkı kullanılmaz durumda

Sendika gösterileri şiddetle engelleniyor. 1 Mayıs gösterileri bunun en belirgin sembolüdür.

Türkiye’de sendikal hakların önünde önemli yasal engeller var. Bir işyerinde tis imzalamak için ülke genelinde işkolunda çalışan işçilerin %1’ini üye yapmanız gerekiyor.

Ben aynı zamanda sağlık işçileri sendikasının başkanıyım. Yıllardır taşeronlaştırmaya ve baskılara rağmen örgütleniyoruz. Sendikam geçtiğimiz yıl nihayet %1’lik barajı aştı. Büyük hastanelerde toplu sözleşme yapabilecek seviyeye geldik.

Geçen sene bu sıralar ILC’de Çalışma Bakanı’yla beraberdik. Tebrikleri kabul ettim. Türkiye’ye döner dönmez bakanlık istatistikleri açıkladı ve %0.99 ile baraj altı kaldığımızı gördük. Bazı üyelerimiz sistemden silinmişti. Silinen üyeler arasında ben de vardım.

Konfederasyon başkanıyım, işçileri ekonomik sosyal konseyde, ILO’da, ITUC’ta temsil ediyorum ama meğer sendika üyesi değilmişim.

Hesaplamaların keyfi olduğunu gördük. Dava açtık ve kazandık. Ama bu arada üyelerimiz istifaya zorlandılar. Binlerce işçi toplu sözleşme hakkını kullanamadı.

Bu yıl bir başka önemli gelişme daha yaşandı. DİSK Genel Başkan Yardımcısı Remzi Çalışkan ve bazı üyelerimiz gece yarısı gözaltına alındı. Soruşturma gizliydi, uzun süre bilgi alamadık. Savcının sorduğu her şey sendikal faaliyetlerle ilgiliydi. Meşru sendikal faaliyetler, bir suç gibi gösterilmek isteniyor. Arkadaşlarımız bir ay tutuklu kaldı. Şimdi serbestler ama davalar hâlâ sürüyor.

Sendika kanunu hatta ceza davaları üzerimizde Demokles’in kılıcı gibi sallanıyor.

Türkiye’de sivil özgürlükler de baskı altında. Seçme seçilme hakkı gibi temel yurttaş hakları da saldırı altında.

Yerel seçimlerde iktidar partisi büyük kayıplar yaşadı. Belediye başkanları tutuklandı, yerlerine kayyumlar atandı. Bu kayyumlar işçilere yönelik baskı politikaları yürütüyor.

Sevgili arkadaşlar, bu sadece Türkiye’nin meselesi değil.

Bu, küresel tedarik zincirlerinin işçilerin haklarını gasp ettiği bütün ülkelerdeki işçi hareketinin ortak meselesidir. Bu otoriter yönetimlerin olduğu tüm ülkelerin ortak mücadelesidir.

Bu yüzden sizlere çağrımız nettir:

  • Türkiye’deki sendikal hak ihlallerini görünür kılmalıyız.
  • Çok uluslu şirketlerin baskıcı uygulamalarını ifşa etmeliyiz.
  • Uluslararası sendikal dayanışmayı güçlendirmeliyiz.

Küresel haklar endeksi sadece bir hak ihlalleri raporu değil. Aynı zamanda bir direniş raporu. İşçilerin her yerde hakları için direndiğini gösteriyor.

Sendikacılığın suç sayılmadığı özgür bir dünyayı birlikte kuracağız.

Dayanışmayla kuracağız.

ITUC ETUC