DİSK Genel Başkanı Kani Beko “Sosyal İnsan Hakları Ulusal Sempozyumu"nda konuştu
Anadolu Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri (ÇEEİ) Bölümü tarafından bu yıl altıncısı düzenlenen “Sosyal İnsan Hakları Ulusal Sempozyumu”na DİSK Genel Başkanı Kani Beko da katıldı
SEMPOZYUM RAPORUNU OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ
Anadolu Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri (ÇEEİ) Bölümü tarafından bu yıl altıncısı düzenlenen “Sosyal İnsan Hakları Ulusal Sempozyumu (SİHUS)”, 13 Kasım Perşembe günü Anadolu Üniversitesi Atatürk Kültür ve Sanat Merkezi’nde yapılan açılış töreniyle başladı.
Bu yıl ana tema olarak ‘’çalışma hakkı’’ konusunun ele alındığı sempozyumda, yaşam hakkını da tamamlayan çalışma hakkının, birçok sosyal ve ekonomik hakkı içeren temel sosyal hakların başında geldiği vurgulandı. Çalışma hakkının, iş gücünün eğitimi, işsizlikle mücadele, insana yakışır iş yaratma, sosyal güvenlik uygulamaları, iş sağlığı ve güvenliği önlemleri, örgütlenme özgürlüğü ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi ile ele alınması gerektiğini ifade eden ÇEEİ Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ayşe Çiğdem Kırel, ev sahibi olmanın mutluluğunu yaşadığını ifade etti.
Sempozyumun 13 Kasım Perşembe günü başlayan ilk oturumunda, ‘’Değişik Boyutlarıyla Çalışma, Çalışma Hakkı ve Dönüşümü’’, 2’inci oturum; ‘’Kavramsal – Kuramsal Boyutlar ve Uygulamalar’’, 3’üncü oturum ‘’HIV/ AIDS ile Yaşayanlar, Mülteciler, Sporcular ve Çalışma Hakkı İhlalleri’’ üzerine konuşmalar yapıldı.
Sempozyumun ikinci günü ise 4’üncü oturum olarak başlayan ‘’Çocuklar, Engelliler, Göçmenler ve Çalışma Hakkı’’ adlı konu başlığıyla açılacak, 5’inci oturumda ‘’Uluslararası Boyutlar ve Sorunlar: İHAM VE BM’’, 6’ıncı oturumda ‘’Türkiye’de ve Dünyada Sosyal ve Sendikal Haklar: Gelişmeler, Düzenlemeler, Uygulamalar, Sorunlar ve İhlaller’’ adlı konular tartışıldı.
Sempozyumun 2’inci oturumunda DİSK Genel Başkanı Kani Beko da bir konuşma yaptı.
Özelleştirme ve taşeronlaştırma uygulamaları sürekli gündem
Bugün gerek dünyada gerekse ülkemizde küreselleşmeye bağlı olarak sermayenin tek güç olarak egemenliğini ilan ettiği, kamusal hizmetlerinin daraltılarak sermayenin talepleri doğrultusunda yeniden biçimlendirildiği bir dönemden geçtiğimizi ifade eden Beko, her şeyin piyasa koşullarında belirlendiği bu süreçte, artık ekonomik ve sosyal politikalar toplumsal ihtiyaçlar temelinde değil küresel piyasa ihtiyaçları doğrultusunda yeniden yapılandırılmakta olduğunu belirterek, devlet yapılarının küresel piyasa ihtiyaçları doğrultusunda yeniden düzenlenmekte olduğunu ifade etti.
6356 sayılı Yasa ile getirilen yasak ve engellere değinmek gerektiğini ifade eden Beko şunları söyledi:
“Bu yasadaki sorunların başında işkolu ve işyeri barajlarının devam etmesi ve grev hakkının daraltılmasına yönelik düzenlemeler gelmektedir. İşkolu sayısı 28’den 20’ye düşürülerek işkollarındaki işçi sayısı katlanarak artarken, işkolu barajı % 1’e düştü yalanı ile yeni barajlar yaratılmıştır.Örneğin, hava işkolunda baraj 20 kat artarken, demiryolu işkolunda 26 kat, kara taşımacılığın 5 kat artmıştır. Ayrıca yüzde 1 işkolu barajının uygulanması ile birlikte de, daha önce işkolu barajının üzerinde olan ve toplu iş sözleşmesi imzalayabilen 7 sendika yüzde 1 barajının altında kalmış ve yeni toplu iş sözleşmesi imzalayabilme yetkisini yitirmiştir. Mevcut sözleşmenin olduğu işyerlerinde bu sendikalar 1 kere mahsus olmak üzere toplusözleşme yapabileceklerdir. Türk-İş’e bağlı 3, DİSK’e bağlı 3 ve Hak-İş’e bağlı 1 sendika, toplamda 7 sendika baraj altı kalmıştır. 2009 Ocak ayında yayınlanan istatistikte yer alan ve tarım işkolunda faaliyet gösterdiği için baraj şartı aranmayan iki sendika, yeni istatistikte yer almamıştır. Önceki yasa döneminde toplu iş sözleşmesi imzalayabilen 52 sendika varken, yeni yasa ve yüzde 1 barajının uygulanması ile birlikte toplu iş sözleşmesi imzalayabilen sendika sayısı 43’e düşmüştür.”
İş cinayetleri yüzünden toplum travmada!
Genel Başkanımız Kani Beko konuşmasının devamında iş cinayetlerine de değinerek sorunun toplumda travma yarattığını ifade ederek, yakın dönemde gerçekleşen işçi cinayetlerine değindi.
Beko, alınması gereken önemleri ise şöyle sıraladı:
1- Taşeronluk kesinlikle yasaklanmalıdır. Madenleri Kamu işletmelidir.
2- Rödovans Anayasaya aykırıdır. Hukuksuz olarak yapılan bu sözleşmeler fesih edilmelidir ve tekrarı olmamalıdır.
3- Sendikalaşmanın önündeki engeller kaldırılmalıdır. Maden işçilerinin sendikalı olmasının önü açılmalıdır.
4- Madenlerin Denetim Mekanizması bağımsız olmalıdır ve harcamaları kurulacak bir fondan karşılanmalıdır. Ayrıca devletin denetimi güçlü bir hale getirilmelidir.
5- ILO’nun madencilikle ve diğer çalışma alanlarıyla ilgili sözleşmeleri ve diğer uluslararası mevzuat en uygun bir şekilde düzenlenmelidir. Madenlerde yaşam odalarının kurulması hızla gerçekleştirilmelidir.
6- Madencilikte havza üretimine geçilmeli ve havza bazlı üretim haritası çıkarılarak bütünlüklü bir madencilik üretimi kamu eliyle sürdürülmelidir.
7- Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Maden İşleri Genel Müdürlüğünün taşra teşkilatları oluşturulmalı ve merkezden yönetilmesi anlayışından vazgeçilmelidir.
8- Yapılan denetimlerin raporlarının birer örneği sendikalara gönderilmesi önemlidir ve bu konuda düzenlemelerin yapılması gerekmektedir.
9- Eğitim ve uygulama ile ilgili maden ocağı sistemi geliştirilmeli ve bu ocaklarda eğitim ve uygulamayı tamamladıktan sonra madenci sıfatı kazanılmalıdır ve üretimde çalıştırılmasının düzenlemesi yapılmalıdır.
10- İş Sağlığı ve Güvenliği Konseyi etkin hale getirilmeli; temsiliyetinde eşitlik ilkesi gözetilmelidir. Bu Konseyin çatısı altında, sendikaların, meslek oda ve birliklerinin ve üniversitelerin yer aldığı mali yapısı bağımsız, özerk-demokratik bir İSG kurumu oluşturulmalıdır.
11- Ve son olarak sağlık, güvenlik ve çevreyle ilgili özerk-demokratik bir kurumsal yapının sendikalar, meslek oda ve birlikleri ve üniversiteler ile oluşturulması gerekmektedir.